Deniz taşımacılığının iki tarafı vardır: Taşıyan ve taşıtan.
Taşıyan, gemi sahibi olduğu zaman donatan, bir donatanın gemisini kiralayarak deniz ticareti yaptığı zaman işleten / kiracı donatan olarak bilinir.
Yükünü taşıtan kimse, tarifeli / layner taşımalarda yükleyici adını alır; tramp taşımalarda ise taşıtan. Yani taşıtan da yükleyici de yük ilgilisidir; ama yüklerini taşıttıkları taşıyan(lar)ın hizmet anlayışı bir diğerinden farklıdır. Layner taşıyanı çokluk sanayi malları taşır; tramp taşıyanı da dökmeyükler.
Taşıyanlar içinde layner taşıyanları genelde kapalı navlun konferansı çatısı altında örgütlenmiştir. Hizmetleri “konferans taşımaları” diye de anılır. Navlun bir örnekliğini / tarife birlikteliğini esas alır.
Navlun konferansları, dünyadaki ilk kartel uygulamasıdır.
Tramp taşıyanlarının ise layner taşıyanları gibi navlun birlikteliğini esas alan bir örgütlenme biçimi yoktur. Zaten tramp taşımacılığının işleyişi de buna pek olanak tanımaz.
Kapalı navlun koferansları layner taşıyanları arasındaki kıyasıya rekabet sonrasında doğmuştur. Layner taşıtanları (yükleyiciler) ise bu sistemi taşıyanların empoze ettiği şekilde kabullenmişlerdir. Bu durum 50’li yılların ortasına kadar devam etmiştir.
Tarifeli / hat taşımacılığının müşterisi durumundaki tük sahipleri / yükleyiciler, navlun konferanslarına karşı yükleyici birliklerini oluşturmuştur. Geçmişi de 1955 yılına kadar gider.
1956 Yılında, Milletlerarası Ticaret Odası’nın (MTO) (ICC) Deniz Taşımacılığı Komisyonu, layner konferanslarının – yükleyicileri taraf olarak görmeyen – uygulamaları ve sürgit tutumları karşısında- sistemin işleyişine ilişkin eleştirileri gündeme getirdi. Bunları da bir broşürde toplayarak yükleyicilerin birlik oluşturmaları çağrısında bulundu.
Bu konu, 1957’de Napoli’de toplanan MTO kongresinde de ayrıca dünya genelinde ele alındı.
MTO Deniz Taşımacılığı Komisyonu, bu raporunda, özellikle sonu gelmeyen ve bir taşıyana bağımlılık getiren “dönem ödemeli navlun iadesi” (deferred payment), navlun bazı artışlarına ilişkin ihbar süresinin kısa tutulması, taşıma sözleşmelerinde yükleyicilere empoze edilen sadakat (bağlılık) hükmünün yükleyiciyi taşıyan seçme konusunda kısıtlaması gibi hem taşıyan lehine, hem de tek yanlı karar alma sonucu ortaya çıkan taşıyan uygulamalarının dengelenebilmesi açısından yükleyicilerin de örgütlenmesi ve konferansın taşıyan tarafına karşı taşıtan tarafının oluşturulması gereğine işaret etti.
MTO, bu arada, her ne kadar kartel özelliği olsa da, uluslararası ticarete olan katkıları açısından konferans taşımacılığının gerekliliğini de savundu.
Bu eylem yükleyicilerin dünyada örgütlenmesi konusunda ilk ciddi adımı oluşturur.
Bu çağrı sonrasında 1955 – 66 döneminde 11 Batı Avrupa ülkesinde “yükleyiciler konseyi” adıyla yükleyici örgütleri kuruldu. İlk yükleyici örgütü ise 1955 yılında İngiltere’de kurulmuştur.
Yükleyiciler konseyi, layner taşıyanları karşısında güç kazanmak amacıyla “hat taşıtanlarının” başlattığı bir girişimdir. Gerekçesini de, “taşıyanla yükleyici arasındaki – taşımacılığa ilişkin – ortak sorunların karşılıklı görüşme ve pazarlık (diyalog) yoluyla çözümlenmesi” oluşturmuştur. Taşıma hizmetlerinde ve navlunlarda istikrar (kararlılık ve düzenlilik) sağlamayı hedefler.
1924 Brüksel Konvansiyonu hükümleri (Lahey Kaideleri), deniz taşımacılığında hak ve yükümlülük dengesini taşıyanlar lehinde belirlemiştir. Taşıyanların Lahey Kuralları kalkanına karşı yükleyiciler çıkarlarını örgütlenmede görmüşler; zaman içinde bunu bir çok ülkede gerçekleştirmişlerdir. Buysa, diyalog yani istişare mekanizmasını doğurmuştur.
Yükleyiciler konseyi “organize” toplu görüşme ve pazarlık (istişare) düzeni kurma çabasının ürünüdür. Yükleyiciler arasında dayanışma oluşturur. Deniz taşımacılığına ilişkin ortak sorunları çokluk “tavsiye kararı” yahut “ortak karar” alarak çözümlemeyi amaçlar.
Dolayısıyla konsensusa dayalı bir işleyişi vardır.
İstişare düzeni (mekanizması) ortak davranış belgesiyle ya da bir anlaşmayla tarafları arasında formal hale getirilir.
Prof. Dr. Necmettin AKTEN