Ben Türk musikisi tutkunuyum. TRT Nağme’yi (101.60) sıkça dinlerim.
Geçen gün TRT-Nağme’yi dinliyordum. Gaziantep’ten bir musikişinas insanım “bilmece” şarkıyı bilip de ödül kazanınca spiker ne iş yaptığını sordu. Adını aklımda tutmadığım için hayıflandığım sevgili yurttaşım kendi atölyesini kurduğunu, orada dalgıç pompa ve diğer tulumba türleri yaptığını söyledi.
Gerçekten duygulandım!
Ülkemin her köşesinde neler-neler yapılıyor.
Gerçekten kıvanç kaynağı!
Yapılıyor da bunları kimler biliyor?
Örneğin ülkeyi yönetenlerin haberi var mı?
Sanayi Bakanlığının mesela!
Sanayi Bakanlığında Türk sanayi envanteri var mı? İrili-ufaklı, atölye, fabrika, sanayi kompleksi vb kaç üretim merkezimiz var?
Bana sorarsanız, Sanayi Bakanlığının bildiğini ve bu türden bir envanteri olduğunu hiç mi hiç sanmıyorum!
Sanayi Bakanlığı ülkemdeki sanayi işyerlerinin envanterine sahip olsaydı eğer, ilk yapacağı iş herhalde, bir ürünün değişik parçalarını üreten / üretebilme yeteneği olan işyerlerini işbirliğine götürerek yeni ürünlerin üretimine ön ayak olmak olmaz mıydı?
Bakar mısınız? Bir yerli otomobil üretme çağrısı geldi benim hemşerim Sanayi Bakanı Nihat Ergün’den. Sonucunu biliyorsunuz…
Ortada “vız-vız” oyunu gibi…
Bakan ve Başbakan söyledi, sanayici bana göre burun kıvırdı.
Sanayi Bakanı çıkıp da ülkede pek bir şeyin olmadığı 60’lı yılların başında Devrim otomobilinin yapıldığını söyleyip burun kıvıranları utandırmadı. Ne de otomotiv sektörünün nerdeyse yarım yüzyıl ülkede faaliyet gösterdiğini, kazanılmış bunca yılların deneyimine karşın bir yerli araba yapamamanın nedenini sordu!
Çünkü Devrim otomobilini Devlet yaptı!
Sözün özü Hükümet “necip millet” önünde bir parladı ve olay pir unutuldu.
Oysa Tito’nun Yugoslavya’sında irili-ufaklı tesisler ustaca bir organizasyonla yeni üretim için bir araya getirildi ve Batı’nın fabrikalarında üretilenler Yugoslavya’da atölyelerde üretildi.
Ve Yugoslavya dünya pazarlarına adını böyle kazıdı.
Türkiye artık büyük-küçük demeden olanaklarını birleştirip yeni ürünlere yönelmek durumunda…
Buzdolabıyla, çamaşır makinesiyle sanayi ülkesi olunmuyor.
Bir organizatör çıkacak, ülkesindeki sanayi ile uğraşan işletmelerin büyük küçük demeden ne ürettiğinin ve ne üretebileceğinin envanterini hazırlayacak; işletmeleri ortak paydada buluşturacak ve ürettirecek. Gerekirse üretimi de harbiden teşvik vererek…
Bugün MilGem projesi kapsamında yapılan fırkateynlerin pek çok parçaları ülke potansiyeli kullanılarak günışığına çıkartıldı.
Teknoloji, olanaklar bilinirse yaratılır.
Bunun için de aklı iş üretecek kimselere ihtiyaç var.
Laf üretenlerle iş üretilmiyor!
Türkiye’de her şey var, ama envanteri olmayınca da “hiçbir şey yok” oluveriyor!
Prof. Dr. Necmettin AKTEN