Gıda Kayıplarının Azaltılması
Gıdaların üretim, depolama, dağıtım ve satış süreçlerinde soğuk zincirin olmaması veya kırılması dünyada ve ülkemizde ciddi ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Gıda kayıplarının;
– Gıda maddelerinin ticari değerini yitirmesi nedeniyle oluşan ekonomik kayıplar,
– Bu ürünlerin üretilmesi sürecindeki maliyetlerin yarattığı kayıplar,
– Üretim, depolama ve dağıtım sürecinde çevreye verilen ekzost gazları, kimyasallar, gibi çevreyi olumsuz etkileyen etkiler dikkate alınmalıdır.
Gıda kayıpları; süpermarketlerde, toplu tüketim alanlarında (askeri birlik, hastahane,okul vb.), üretim tesislerinde en çok görülmektedir.
Gıda Kayıplarının Sebepleri
Ülkemiz için en önemli gıda kaybı, sebze ve meyvelerin hasattan hemen sonra “ön soğutma” yapılmayışından kaynaklanmaktadır. Ön soğutma yapılan sebze veya meyvenin raf ömrü ürün çeşidine bağlı olarak bir haftadan bir aya kadar uzayabilmektedir. Bu ticari kaybın bedelini üretici ödüyorsa da bu maliyet olarak ürüne yansıdığı için tüketiciler ürünleri alırken oluşan bu kayıpların bedelini de ödemektedir. Üretici-tüketici arasındaki süreçlerdeki oluşan kayıpların önlenmesi, açlığın önlenmesine, fiyatların düşmesine sebep olurken taraflar arasında kazan/kazan ilişkisi yaratılacaktır.
Ön soğutma konusunda sebze/meyve üreticileri eğitilmeli, teşvik edilmeli ve hibe programları uygulanmalıdır.
Bir başka ürün kaybı sebebi ise ürünlerin doğasına uygun depolanmamasıdır. Ürün raf ömrünü uzatacak teknikler üreticilere tanıtılmalı ve bu konuda teşvik proğramları uygulanmalıdır.
Nakliye ve dağıtım sırasında soğuk zincirin kırılması bilinen önemli bir sebeptir. ATP konvansiyonu uyum sürecinde yerel mevzuatı kapsayacak biçimde genişletilmesi bu konuda ciddi kazanımlar yaratacaktır.
Marketlerde oluşan kayıplar ise uygun muhafaza şartlarının olmayışı ve son kullanma tarihi takibi sistemi olmamasından, çalışanların eğitim eksikliğinden kaynaklanabilmektedir.
Son kullanıcıların gerek ürünleri satın alma aşamasında, gerek bu ürünleri evlerine taşımaları sırasında ve evlerinde muhafaza edilmesi süreçleri için bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.
Kanunen belli bir oranda giderleştirilebilen “gıda kayıpları”nın azaltılması için şirketleri gıda kayıplarını önleyecek sistemleri kurmalarını özendirecek tedbirler, teşvikler veya vergi indirimleri getirilmeli, gıda kayıpları giderleştirilememeli, kanunen gider kabul edilmemelidir. Ancak bu radikal karar sektörü dünya klasmanına taşıyabilecektir.
Gıda Kayıplarının Azaltılmasında Tedarik Zincirinin Önemi
Gıda güvenliğinin sağlanmasının en önemli unsuru “tedarik zinciridir”. Bu zincirde ürünlerin sıcaklıklarının izlenmesi ve kayıt altına alınması gıda güvenliğini sağlarken kayıpları da azaltacaktır.
Gelecekte üretimin tamamen talebe yönelik yapılacağı da göz önüne alınırsa tedarik zincirini yönetmenin önemi sadece maddi değerlerle değil, aynı zamanda sosyal sorumlulukların da yerine getirilmesiyle fark yaratacaktır.
Tüketicilerin bilinçlendirilmesi bu sorunun çözülmesindeki anahtardır. Bilinçli tüketici, farkındalık seviyesi arttıkça seçici olacak ve bu seçim doğal bir eleme işlemi yaratacaktır.
Gıda kayıplarının önlenmesi; global ısınmanın sebep olduğu kuraklık nedeniyle gelecek yılların en önemli gündem maddesi olacaktır. Bu konuda şimdiden stratejilerini planlayan ve pozisyon alan kişi, kurum ve kuruluşlar bu etkileri azalmış biçimde hissedeceklerdir.
Gelecek 15 ila 20 yıl içinde soğuk tedarik zincirinizi hazırlayınız.
Frigorifik araçlarla dağıtım/nakliye yapanlar sıcak yaz günlerinde araçlarının soğutma sorunlarıyla uğraşırlarken sorunun sebebinin sistemlerinin yeterli olmamasından kaynaklanmış olabileceğini duyduklarında bu ihtimali yok sayıp başka nedenler aramaktadırlar. Oysa soğutma sistemini etkileyebilecek onlarca parametre vardır ve bu parametrelere göre soğutma sistemi ve soğutucu seçilmelidir.
İzolasyonlu araç kasaları ve onların soğutma sistemlerinin standartlarını belirleyen ve ATP konvansiyonuna esas teşkil eden standart DIN 8959’dur. Bu standart 1970 yılında uluslararası taşıma yapan sıcaklık kontrollü araçlar içinde kullanılmaya başlanarak ATP geçişi için temel oluşturmuştur.
1981 yılında DIN 8959, sektörün öncü şirketleri (Frigorifik kasa imalatçıları, soğutma ünitesi imalatçıları ve soğuk zincir lojistik servis sağlayıcıları) tarafından pratikte karşılaşılan olaylardan elde ettikleri tecrübeler eklenerek güncellenmiştir.
(daha&helliip;)
Atmosferin %78`ini oluşturan azot iki temel özelliğiyle, birçok endüstride yoğun olarak kullanılan bir gazdır. Azot, sıvı haldeyken oldukça soğuktur. Sıvı azot, birçok düşük ısı uygulamasının tercih edilen gazıdır. Sıvı azot endüstriyel anlamda ve büyük miktarlarda sıvılaştırılmış havadan destilasyon yoluyla üretilir. Ortam sıcaklığından uygun şekilde izole edilmesi durumunda, basınç uygulaması gerektirmeyen bir azot gazı kaynağı oluşturur.
Sıvılaştrılmış azotun kullanıldığı frigofrik nakliye, Dünya’da ve AB ülkelerinde yaygın kullanımı mevcuttur. Motorine karşı daha ucuz olması, çevreye zararının olmaması, çalışırken sessiz olması ve konvansiyonel soğutuculardan 300 kg daha hafif olması nedeniyle taşıma kapasitesine ve yakıt kullanımına pozitif etki sağlayan bu sistemin tedarikçisi “Nature Fridge” isimli firmadır. Bu soğutma sistemi; kamyon ve TIR larda çift rejimli soğutma da mümkündür.
(daha&helliip;)
Yaz Sıcakları Geliyor Soğuk Hava Depolarında Dikkat Edilmesi Gerekenler
İklim ve toplum için uluslararası araştırma enstitüsü (IRI) 2013 yılı Nisan ve Eylül döneminin ülkemizde Ege Bölgesi – Akdeniz Bölgesi, Marmara Bölgesi ve Karadeniz Bölgesinde mevsim normallerinin 5 santigrad derece üzerinde olacağını, dönemsel olarakta sıcak dönemin Ekim Ayı sonlarına kadar uzayacağını tahmin etmektedir.
Küresel ısınma sonuçları olarak değerlendirilebilecek bu duruma önceden hazırlıklı olmak gerektiğini anımsatmak isterim. Bu amaçla alınabilecek önlemlerden bazıları;
– Bina ve depolarınızın özellikle çatılarını “termal boyayla kaplatınız” bu uygulama %20 enerji tasarrufu sağlayacaktır.
(daha&helliip;)