Günümüzün en çetin ve kıyasıya savaşı, mal satmadır. Amacı, “pazar büyütme ve pazarı etkili olarak kullanma” biçiminde beliren bu savaşta, toplumlar olanaklarını değerlendirdikleri oranda rakiplerine üstünlük kurarlar.
Pazar tutabilme ciddi çalışma, sürekli izleme ve araştırma, dışa açılma, bilgili yönetim, uygun fiyat politikası, standardizasyon, bilinçli dış temas, destekleme ve ulaşım sorunlarının iyi değerlendirilmesini ve de tedbirlerini gerektiren bir konudur. Buysa, ulusal ekonomilerin kendi pazarlarına en uygun koşullarla ulaşabilmelerini olanaklayan ulaşım örgütleri aracılığıyla gelişir.
Ulaşım örgütleri alanla satan arasında bağ kurar, ticari akışı hızlandırır. Ulaşım hizmetleri yolunca işlemeyen ekonomilerde pazarlama hizmetleri çokluk aksar.
Pazarlama hizmetleri, alıcı ve satıcı açısından düzenli hem de sürekli, yani tarifeli ulaşım hizmeti gerektirir. Dünya ticaretine egemen ulaşım hizmeti durumundaki deniz taşımacılığı için, bu, layner taşımacılığı demektir.
Ticari akış; alan, satan ve ulaştıran arasında karşılıklı çıkar gözetimini gerektirmektedir. Bunun uyumu (dengelenmesi) ise, yükleyici ile layner taşıyıcının ayrı-ayrı, kendi aralarında gruplaşıp güç kazanmalarıyla sağlanır.
Bir ticari faaliyeti, ortak bir amaç çevresinde toplanan, çıkar bakışları değişik kişiler bütünler. Bütünleşmedeki ortak amaç, faaliyetin aksaksız yürütülmesi biçiminde belirir. Bu bakımdan, özellikle deniz ticareti gibi uluslararası alanda işleyen ve bir toplumun denetimi dışına taşan çok yanlı faaliyetlerde çıkar uyuşumunu sağlamak kaçınılmaz olur. Buysa, yükleyiciyle taşıyanı karşı karşıya getirecek bir mekanizma oluşturmakla sağlanır
Bu mekanizma, ticari istişaredir. Temelinde de ekonomiye hizmet veren layner taşıyanlarıyla / taşıyan birlikleriyle / navlun konferanslarıyla yükleyici örgütlerinin diyalogu yatmaktadır.
Türkiye’de taşıyan örgütleriyle/ konferanslarıyla yahut diğer tarifeli taşıyanlarla ticari istişare sürdüren herhangi bir yükleyici örgütü yoktur.
Bugüne kadar neden gereksinme duyulmadığı da belli değildir.
Oysa Türkiye’de yükleyici örgütü oluşturulması bazı nedenlerle gerekmektedir. Bu nedenlerin başlıcaları: Avrupa Birliği’ne uyum sağlama, D.B.Deniz Nakliyatı T.A.Ş’nin özelleştirilmesi, ulaşım hizmetlerinde kaliteyi artırarak (veya belli bir düzeyde tutarak) pazarlama stratejisinde devamlılık, şeklinde belirtilebilir.
Avrupa Birliği, yükleyici çıkarlarının kollanması açısından örgütlenmesini tamamlamış bir topluluktur. Yükleyiciler konseyi veya benzeri türden kurumlar Birlik ülkelerinin hepsinde bulunmaktadır. Birlik, “Avrupa Yükleyiciler Konseyi” (AYK) adıyla üstyapı örgütlenmesini de tamamlayarak yükleyici çıkarlarını en üst düzeyde kollayabilecek düzeye erişmiştir.
Türkiye, Birlik’’e tam üye olduğu takdirde AYK örgütü içinde yer almak durumundadır. Buysa, Türkiye’nin de böylesi bir yapılanmaya gitmesini gerektirecektir.
Türkiye navlun (taşıyan) konferanslarıyla hem de diğer tarifeli taşıyanlarla olan ilişkilerini Deniz Nakliyatı T.A.Ş aracılığıyla sürdürmüştür. Bir kamu armatörü olması, hem de hükümetle organik bağı bulunması yüzünden anılan kamu armatörünün konferanslar içindeki varlığı, yükleyici örgütü kadar olmasa bile, navlun konferansları üzerinde Türkiye’nin baskı kurabilmesini sağlamıştır.
Ancak, Deniz Nakliyatı T.A.Ş de yanlış politik kararla özelleştirilmiştir. Dolayısıyla, Türkiye’nin yabancı layner taşıyanları üzerinde baskı kurabilme gücü kendiliğinden ortadan kalkmıştır.
İşletmenin gemileri ortakları arasında paylaşılmış; İşletme özelleştirilmiş haliyle layner taşımacılığı bırakmıştır…
Prof. Dr. Necmettin AKTEN