Tedarik zinciri hammaddeden başlayarak tüketime kadar olan süreç içinde, şirketlerin uzun dönem performanslarını arttırmak için, sürecin yönetimini ön görmektedir. Tanımı tersinden yorumladığımız takdirde; şirketlerin uzun dönem performanslarında düşme olduğu takdirde bunu tedarik zincirlerinin iyi yönetilmediklerine yorumlayabiliyoruz. Pazar paylarında düşme, karlılıklarında azalma, nakit darboğazına düşme, çalışan memnuniyetsizliği, müşteri mutsuzluğu, sermayedar tatminsizliği, ürün geliştirememe gibi performans kayıplarına düşen tüm şirketlerin tedarik zincirlerini yeniden yapılandırma zorunlulukları söz konusudur. Tedarik zincirleri iyi yönetilemiyordur.
Günümüzde tedarik zinciri yönetiminin en önemli faktörü, karar verme sürecidir. Süreç içinde ürün, hizmet ve bilgi akışı söz konusudur. Her üç unsur da birlikte yönetilmelidir. Yönetim ise ancak sürecin tümünün ve zincirin her bir halkasının önceden planlanması, uygulamanın kayıt altına alınması ve karar süreci ile fiili durumun analizi ile gerçekleşecektir. Bu analizler sonucunda en mükemmel toplam süreç yönetimine sahip olunabilir. Bu analizler sonucunda yeniden yapılandırmalar, süreç iyileştirilmeleri, optimizasyonlar, yalın yönetim ve çevik tedarik zincirinden söz edebiliriz.
Yönetim için izlemek, ölçmek, rapor almak ve karar vermek şarttır. Bu zaman zaman uzun bir süreç olabildiği gibi, doğru yazılımların ve iletişim sisteminin seçimi ile bir anlık bir zaman dilimine kadar inebilen bir süredir. Bunun sağlanması için işletmeler kurumsal kaynak planlama yazılımları, operasyonel yönetim yazılımları, online iletişim sistemleri kullanmaktadır.
Zamanı uzatan bir diğer faktör de mesafedir. Operasyonun yapıldığı yer ile yönetim kararının verildiği yer arasında mesafe olması, gelen bilginin doğruluğunu, zaman üzerindeki etkisini azaltır. Karar vericinin iş yükü, bu süreyi bir gün geriye uzatabilir. Geç verilen karar da hizmeti geciktirir, kaliteyi düşürür, maliyet yaratır, müşteri kaybına yol açar, şirketlerin performanslarını olumsuz etkiler. Merkezi yönetimin eksikliği budur. Bölgesel aktiviteleri olan kuruluşlar uzak lokasyonlardaki bölge, şube, acente gibi yapılarını ortak ERP içinde yönetmeyi, kararları merkezi almayı, uzak operasyonlarda bile karar verme yetkisini kendilerinde tutmayı tercih ederler. Gerçekte savaş merkezde de planlansa, savaşı kazananlar cephede savaşanlardır. Saldırma veya ricat kararı cephede verilir. Öldürme ve ölme kararı da cephenin kararıdır. Tedarik zincirinde de sistem aynı çalışır. Merkez hangi planlamayı yaparsa yapsın, hizmeti doğru zamanda, doğru yerde, doğru şekilde sunmak operasyonun yetkisinde ve sorumluluğunda olmalıdır. Uzak operasyonlar uzaktan kumandalı robotlar gibi çalışmaya henüz hazır değildir.
Bir işlemin yapılma kararı ile yapılması arasında geçen zamandır gecikmenin esası. Bu zamanı sıfıra indiren işletmeler, tedarik zincirlerinin yönetiminde başarılıdır. Merkezden planlayın operasyonlarınızı. Operasyonlarınızın kontrolünü, konsolidasyonunu da merkezden sağlayın. Yapmayacağınız tek şey müşteriye hizmet eden noktalarını yetkisiz ve sorumsuz bırakmaktır. Sisteminizin müşteriye değen noktasında satın alma kararını, satış kararını, yükleme kararını, değiştirme kararını, şikayet cevaplama kararını en uçta çalışan erlerinize bırakın. Yapacağınız şey onları en modern en uygun silahlarla , ekipmanlarla donatmak, ihtiyaçları olan mühimmatı, malzeme, nakit kaynağını sağlamak, düşman üzerindeki etkilerini, müşteri memnuniyetini anında ölçmek onların uyuduğu zamanlarda bile karargahta, merkezi bilgisayar sisteminizde uyanık olmaktır. Şirketlerin uzun dönem performansları merkezde planlanır, ancak müşteriye değen noktalarda sağlanır. Sadece merkezleri büyütüp obez yapılar yaratmayın. Kollarınız, elleriniz, parmaklarınız da güçlensin.
Atilla YILDIZTEKİN