Yurt içi taşımalarımızın ton/km olarak % 90’dan fazlasını karayolu ile yapıyoruz. Hangi taşıma, modunu teşvik edersek edelim mutlaka bir ucunda karayolu taşımasına ihtiyaç duyuyoruz. Karayolu taşıması çevreye verdiği olumsuz etkilerin yanında, yüksek maliyet ile lojistik giderlerimizi yükseltmekte ve satış fiyatlarımızın artmasına neden olmaktadır. Karayolu taşımamızın ton/km olarak maliyetinin azaltılması son derece önemlidir. Bunu sağlamanın bir yolu da araç başına taşıma tonajlarımızın ve hacimlerimizin artırılmasıdır. Bu zorlama ile ülkemizdeki kamyon satışları azalmakta, çekici satışları artmaktadır.
Her taşıma şeklinde olduğu gibi, karayolu taşımasında da amacımız limitli bir hacme, maksimum ağırlıkta, yani aracın taşıyabileceği maksimum tonda ve kasasının alabileceği maksimum hacımda yük yüklemek olmalıdır. Zeminde ağır malzeme taşıyan ancak aracın büyük kısmı boş olan bir taşıma ekonomik değildir. Benzer şekilde tavana kadar dolmuş ama aracın taşıyabileceği ağırlığa ulaşmamış bir taşıma da ekonomik olmaktan uzaktır. Karayolları taşıma kanunumuzun kapasımı altında, Karayolları Trafik Kanununun işaret ettiği, Karayolları Trafik Yönetmeliğimiz vardır. BU yönetmelik karayoluna çıkan araçlarda özle bir durum yoksa araç genişliklerini 2.55 m ( frigo araçlarda daha kalın izolasyon olmasından dolayı 2.60 m), yüksekliklerini de 4.0 m gibi bir değerle sınırlamıştır. Araçların yük taşıma kapasiteleri de yine çeşitli uzunluk limitleri içinde, boylarına, dingil sayılarına, tiplerine göre değişmektedir.
Karayollarımızda “yeni “ kanunumuzdan sonra artan kontrollerde, artık araçların ağırlıkları yani yükleri, en, boy ve yükseklik olarak ölçüleri ölçülmekte ve bu limitleri aşan yüklemelerden cezalar kesilmektedir. Son yönetmeliğimiz ağırlıklarda % 5’lik ( kısa mesafede % 15’lik) bir ağırlık toleransı getirmiştir. Bu tolerans ölçülere uygulanmamaktadır. Ağırlık toleransı aşan yüklemelerde cezalar kesilmektedir.
Bu arada yükün ölçülerinden veya ağırlığından dolayı parçalanamaması durumunda, özel izin alınması yönetmelikte yer almaktadır. Özelliğinden dolayı veya ölçüsünden dolayı bölünemeyen yükler için; eğer taşıma süreklilik arz ediyorsa, taşıyan araçların plakaları ile birlikte önceden Karayolları Genel Müdürlüğüne başvurularak özel taşıma izni alınması öngörülmüştür. Yükseklikleri 4 m’yi aşan yüklemelerde (Cam taşıması, Binek araç taşıması gibi durumlarda), bu tip taşımayı yapacak araçların taşıma sırasında aracın ön ve arkasında “dikkat yüksek araç” tabelasıyla ve üstlerinde ışıklı ikaz lambasıyla taşıma yapmaları sağlanmalıdır. Bu tip ürünler gibi, sürekli taşıma yaptıran şirketler için yönetmelikte bir değişiklik yapılması, izinin plakalara değil taşıtan firma adına çıkartılması ve firmanın sorumluluğunda firmanın bir yazısı ile birlikte taşımanın yine araç plakasının firma tarafından belirtilerek yaptırılması gerekmektedir. Plakalara yazılı izin sistemi hem işi yavaşlatmakta ve taşıma maliyetlerini arttırmaktadır. Bu sayede cam fabrikalarımızın 20 cm lik yüksek taşımasında karşılaştıkları sorunlar ortadan kalkacak, araç taşıyan firmalarımız da 20 cm için taşıma adetlerini düşürmek ve ilave maliyet yaratmak zorunda kalmayacaklardır.
Yaptığımız işi en ekonomik en hızlı, en kolay ve sorumluluğunu alarak yapmak ve yaptırmak zorundayız. Bu tip özel taşıması olan üretici kuruluşların taşıyacakları yükün özelliklerini de belirterek özel taşıma ve taşıtma belgesi almaları, yapacakları ve yaptıracakları taşımalarda gerekli emniyet tedbirini almaları veya aldırmaları koşulu ile taşıma araçlarını serbestçe seçebilmeleri şarttır. Küçük bir yönetmelik değişmesi de bu sorunun çözümüne olanak sağlayacaktır. Bu kararın bu tip taşıma maliyetlerimizde % 15’lik bir indirime fırsat vereceğini hesaplıyoruz. Toplamda büyük bir rakamdır çöpe atılmamalı havaya karışmamalıdır.
Atilla YILDIZTEKİN