Her fırsatta son dönemde lojistiğin değer ve önemini bir kat daha arttırdığını vurguluyor; bu anlamda da hem hizmeti sağlayanlar; hem de hizmeti alanlar açısından sürekli olarak yeni fırsatlar ve yeni arayışların doğduğunu da belirtmeden edemiyoruz.
Kavram olarak nedir Lojistik; veya diğer bir adıyla Tedarik Zinciri Yönetimi… Bu konuda kitapları karıştırdığımızda; karşımıza Yunanca’dan türemiş “Logistikos” kelimesi çıkmaktadır ki bu da aynı zamanda hesap yapma bilimi anlamına gelmektedir. Günümüze taşığımızda ise; bu kelime tüm organizasyon ve buna bağlı kaynakları en etkili ve uyumlu şekilde hareket ettirebilme becerisi olarak yorumlanmakta; ve satın almadan, nakliyeye; gümrüklemeden depolamaya; envanter önetiminden üretime malzeme aktarılmasına, dağıtımdan tüm dış ticaretin yönetimine varıncaya kadar; üretim ve satışın dışında kalan neredeyse tüm süreçleri kapsar hale gelmiştir.İşte bu yönden baktığımızda; rekabet koşullarının alabildiğine yoğunlaştığı bu dönemde tüm firmaların Tedarik Zinciri Yönetimini etkin, verimli ve asgari maliyetle gerçekleştiriyor olma ihtiyaçları pazarda kalıcı olabilme adına belkide en başta gelen öncelikleri halini almıştır. Diğer taraftan da belirttiğimiz hususlarda avantajı yakalayabilmenin kolay olmadığı; işlerin konusunda uzmanlaşmış ve ihtisaslaşmış lojistik firmalarına outsource edilmesinin daha doğru olduğu firmalar tarafından daha yoğun anlaşılmaya ve benimsenmeye başlanmıştır. Bu da son yıllarda lojistik firmalarının nitelik ve niceliklerinde ciddi artışlar olduğu sonucunu ortaya çıkartmıştır. Ülkemizde de lojistik pazarının istikrarlı büyüdüğünü söylemek mümkündür. Ülkemiz ekonomik ve sosyal refaha kavuştukça; bulunduğu konum itibarıyla yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından daha fazla tercih edilen bir ülke konumuna gelecektir. Bu da elbetteki lojistik altyapısının da gelişmesini mecbur kılacak ve bu alana yönelik yatırımları da arttıracaktır.
Bu durumun bir kaç nedeni var elbette. Öncelikli olarak bir ülkeye yabancı sermaye gelmesini sağlayıcı etkilerin neler olduğunu incelemekte yarar görüyorum. Bu açıdan ele aldığımızda; en başta gelen faktörün hiç kuşku yok ki, ekonomik ve siyasi istikrar olduğunu görürüz. Nitekim uzun vadeli istikrar yabancı sermayenin ülkemize akması için en önemli gerekçe olsa gerek. Bunun yanı sıra; işgücünün çok pahalı olmaması ve yanı sıra elektrik, hammadde gibi girdilerin bir çok ülkeye nispeten daha ucuz olabilmesi, mevzuatların karışık değil tam tersine basit uygulanabilir olması yabancı sermayeli yatırımcıyı cezbedecektir. Lojistiği aslında tek başına düşünmek çok doğru olmayacaktır; diğer sektörlerin ve sanayinin canlılığı lojistiği tetikleyecek; kaliteli bir lojistik hizmet de şüphesiz diğer iş alanlarını tetikleyecektir.
Son yıllarda lojistik pazarında da kendi içinde bir büyüme olduğunu gözlemliyoruz. Bunun nedenlerini araştırdığımızda; ilk sırada yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi, ekonominin istikrarına bağlı olarak pazardaki genişleme ve firmaların büyümesi; diğeri ise; lojistik firmalarının her geçen gün süreçlerin yönetiminde daha etkin yer alabilmesi ve firmaların dış kaynak kullanım ihtiyaçlarını daha fazla oranda lojistik firmalarına devrediyor olması gelmektedir. Dolayısı ile lojistik pazarının hızla büyüyor olması da kaçınılmaz bir hal almaktadır.
Bir diğer bakış açısı da ekonomik kriz olan ülkelerde lojistiğin ve outsourcing’in (dış kaynak kullanımı) daha hızlı gelişiyor olması gerçeğidir. Ekonomik krizin ve darboğazın yaşandığı ülkelerde hiç şüphe yok ki firmaların tasarruf arayışlarına ve kaynakları etkin kullanmaya yönelik olarak daha hızlı bir arayışa girme dönemleri olmaktadır. İşlerin yolunda olduğu sürece hiç şüphesiz kaynakların etkin kullanımı yada tasarruf etme arayışları firmaların öncelikleri arasında yer almamaktadır. Ancak kriz dönemleri tüm firmaların en çok içlerine dönüp maliyetlerini analiz ettiği, ve neyi yaparak tasarrufta bulunur ve aynı verimliliği sağlarızı araştırdığı dönemlerdir. İşte bu dönemlerde firmalar; gerçekte maliyetlerinin çok önemli bir bölümünü Tedarik Zinciri Yönetimi’ndeki halkaların oluşturduğunu ve burada nasıl bir tasarruf yapılabileceğini daha derinlemesine etüt etmeye başlıyorlar. Dünyada her alanda ihtisaslaşmanın öne çıkarak; herkesin işini daha iyi yapmaya çalıştığı bir dönemde de doğal olarak böylesine önemli bir süreç hatta süreçlerin uzmanları yani lojistik firmaları tarafından üstlenilmesi de kaçınılmaz hale gelmektedir.İşte bu durumda teknolojiyi de beraberinde iyi kullanabilen lojistik firmalarının önünü açmaktadır.
İşte bu kapsamda yazımızın başlığında da belirtmeye çalıştığım ve “Lojistiğin Son Numarası” adını verdiğim, Dış Ticaret Yönetimi’nin outsource edilmesinden söz etmek istiyorum. Yukarıda sıralamaya çalıştığım tüm gerekçekelerle hem Lojistiğin önemini hem de dış kaynak kullanımının bir çok anlamda firmalar için daha verimli olduğunu vurgulamaya çalıştım. Gerek sanayici, gerekse doğrudan Uluslararası ticaret ile uğraşan tüm firmalar için ürünlerin Uluslararası satınalma kurallarından, nakliye tipinin seçimine, akreditif açılmasından, kambiyo taahhüt hesaplarının kapatımına, gümrük organizasyonu ve takibinden, teşvik belgelerinin alınıp kapanmasına kadar varan Dış Ticaret organizasyonları da artık uzmanların ellerine emanet edilebilmekte bir diğer deyimle outsource edilebilmektedir. Sıradan işgücünü firmaların içerisinde görevlendirmekten çok farklı olan bu hizmet, doğrudan firmaların bünyesinde yer alan ve kimi zaman orta, kimi zaman neredeyse Üst düzey yönetici kimliğinin müşterimiz tarafından da kendilerine teslim edildiği önemli bir sorumluluğu lojistik firmalarının temsilcileri üstlenebilmekte ve servis sağlayıcı olan lojistik firmasının tüm imkan ve kaynaklarından da sürekli olarak istifade edebilmektedir.
Gelişen Türkiye’de maliyetlerin belki de en önemli girdilerini oluşturan Tedarik Zinciri yönetimideki halkaların outsource edilme talebi, lojistik pazarını büyütecek; bu durum da elbette doğal olarak lojistik firmalarına olan ihtiyacı arttıracaktır. Lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde yer alan her bir halka ciddi bir uzmanlık ve deneyim gerektirmekte olup; ancak bu işe, yanı sıra ekibinde yer alan her bir bireye, ciddi bir emek ve yatırım yapanlarca sektör geliştirilebilir ve ülkemize daha yararlı olur. Herkese güzel bir yıl, mutlu bir 2011 diliyorum.
Saygılarımla,
Dr. Hakan Çınar