Turkishtime sordu, ben cevapladım.
Turkishtime: Türkiye lojistik sektöründe depolama ve antrepo hizmetlerinin bugün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?
Ahmet Cora: Her firmanın aslında hedefi mümkün olan en az stok ile mümkün olan en hızlı hareketi yakalamaktır. Ama maalesef bu göründüğü kadar kolay değildir. Özellikle günümüzde uzak doğu gibi deniz aşırı yerlerde üretim maliyetlerinin düşük olması, tam mamul ithal edip iç piyasaya satan firmaları veya yarı mamul ve hammadde ithalat edip Türkiye’de üretim yapan firmaları bu bölgeden yoğun ithalat yapmaya yönlendirmiştir. Ama malum, bu bölgelerden gemi sefer süresi iki ayı bulmaktadır. Dolayısıyla firmalar için müşterilerden gelen ani bir sipariş veya ihtiyaç karşısında stokta malzeme olmaması büyük sorun teşkil edecektir. Depolama, burada çok mühim hale gelir. Yani hem navlun avantajı hem termin sıkıntısı sebebiyle firmalar yoğun miktarda malzemeyi aynı anda ülkeye getirir, finans gücüne göre hepsini ithal eder ve depoya alır, finans maliyetine girmek istemiyorsa antrepoda bekletir ve ihtiyaç duyduğu kadarını millileştirir. Özetle artan iş hacmi sebebiyle bugün Türkiye’de depoculuk, kayda değer bir öneme ulaşmıştır.
Çalıştığım işyerinde staj yapan Bilkent Üniversitesi’nde okuyan bir genç arkadaşımız, bitirme tezi için benimle röportaj yapmıştı. Faydalı olabileceğini düşündüğümden bu köşede bu röportajı aynen paylaşıyorum.
Öğrencinin adı ve soyadı baş harfleriyle verilmiştir.
N.B.: Günümüzde Lojistiğin Önemi Artmakta mıdır?
Ahmet Cora: Günümüzde şirketlerin satmış olduğu ürünlerin girdi maliyetleri birbirine oldukça yaklaşmıştır ve bu satış fiyatlarını da başa baş hale getirmiştir. Bu durumda rekabeti de artık zamanında teslim, satış sonrası servisler tarzı yan hizmetler belirlemeye başlamıştır. Dolayısıyla lojistikte hız ve kalite, günümüzde aranılan bir firma özelliğidir.
N.B.: Şirketler Bu Değişime Nasıl Entegre Olmalıdır?
Ahmet Cora: Büyük firmalar bu durumu uzun süre önce farketmiş ve buna göre yapılanmıştır. Fakat orta ve daha küçük ölçekli firmaların çoğu lojistik işlerini muhasebe veya dış ticaret departmalarına bir yan iş olarak yaptırmaktadır. Aslında onlara da hak vermek gerekir. Sonuçta her yatırım bir maliyettir. Ama yoğun mal akışı olan firmalar için bu bir sorun teşkil edebilir. Tamamen bir lojistik firmasına outsource etmeleri veya ayrı profesyonel bir ekip kurmaları kendilerine artı değer katabilir.
Lojistik bir ürün için hammaddesinin başlangıç noktasından tüketildiği noktaya kadar olan, adına “tedarik zinciri” dediğimiz sürecin yönetimidir. Bu yönetim, sürecin planlanmasından, yerine getirilmesinden ve iyileştirilmesinden oluşmaktadır. Verilecek hizmetin “Lojistik” olarak adlandırılması için hizmet verilmeden önce sürecin analiz edilmesi, haritasının çıkartılması, analiz edilmesi, çözümlerin önerilmesi, ölçme sisteminin ve kontrol için yazılım alt yapısının kurulması gerekir. Bütün bu çalışmalar yanında; maliyetler, verimlilikler, kapasite planlamaları, hizmet birleştirilmeleri, yeni kapasite artış yatırımları, gerektiğinde ilave depolar, ilave araçlar da değerlendirilmek zorundadır. (daha&helliip;)
Her fırsatta son dönemde lojistiğin değer ve önemini bir kat daha arttırdığını vurguluyor; bu anlamda da hem hizmeti sağlayanlar; hem de hizmeti alanlar açısından sürekli olarak yeni fırsatlar ve yeni arayışların doğduğunu da belirtmeden edemiyoruz. (daha&helliip;)