Eskiden duyduğum bir deyiş ara sıra kulağımda yeniden çınlar, “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” Aslında okuyan ve bir zamanlar (internet yokken) gözlerinde harfler dolaşan birisi olarak, çok okumanın getirdiklerini çok iyi biliyorum. Ancak özellikle ihracat işine girip 50’nin üzerinde ülkeye sadece iş seyahati yapınca, çok gezen mi bilir ifadesinin de ne kadar önemli olduğunu öğrendim.
Akdeniz kıyılarında geçen çocukluğumuz sırasında denizden çıktığımızda, su hortumu içerisinde ısınıp kalan sıcak suyu hangimizin kullanacağı konusu epey tartışma yaratmıştır. Şimdi ise her evin çatısında gördüğümüz, güneşten su ısıtan sistemlerin nasıl daha estetik olabileceğini tartışıyoruz. Ayrıca o yerlerde kışın hava pek de soğuk olmadığı için, neden güneşle ısınan suların ev ısıtmasında kullanılmadığını ve ayrıca ev ısıtması için neden sistem geliştirilmediğini merak eder dururuz. Belki böyle sistemler vardır amma ya pazarlaması iyi yapılmıyor ya da fiyatı pahalı ve talep bulmadığı için bizler de duyamıyoruz.
Uzun yıllar önce bir Avrupa seyahatinde, Danimarka ve Almanya’da gördüğümüz rüzgar türbinleri çok ilginç gelmişti. Kovboy filmlerinden hatırladığımız, rüzgar gülüyle kuyudan su çekme ve Hollanda tarlalarının suyunu rüzgar gülüyle çalışan pompalarla boşaltma işleri de ilginç ve çok faydalı bulduğumuz işlerdi. Rüzgar türbini ile elektrik üretme fikrine takılan bir dostumuz, “Adamlar havadan para kazanmanın yolunu bulmuş” diye hepimizi güldürmüş ve düşündürmüştü. Geçtiğimiz günlerde bazı dostlarımızla yemek yerken sorulan bir soruyla tüm bunları hatırladım. “Yerli marka araba üretmek mi yoksa enerji üretmek mi daha fazla desteklenmeli?” Arkadaşımızın ortaya attığı soru buydu. Devrim arabasından başlayıp, Anadol ile devam edip, yabancı lisanslar ile araba üretmekle devam edip, yerli araba tartışmasını epeyce kızıştırıp, sohbete heyecan kattık.
Benim kişisel fikrim, alternatif enerji üretim sistemleri üretiminin daha fazla desteklenmesi yönünde. “Aklın yolu birdir” diyenleri duyar gibiyim. Zaten devlet de bunu destekliyor diyeceksiniz. Benim vurgulamak istediğim farklı bir nokta. Meşhur cari açığın en önde gelen sebebi enerji ithalatı. Enerji için şu anda yapılan yatırımların önemli bir kısmı yabancı teknoloji ile yapılıyor. Yapılan yatırımların kullanacağı enerji de kömür hariç ithal malı. Kambur çifte olunca, doğal olarak yük de ağır geliyor ve oluşan açık, bütçenin soğuk almasına neden oluyor.
Dönelim araba mı, enerji mi tartışmasına.
Bana kalırsa araba masraf doğuracak bir kalem. Amma enerji para kazandıracak bir kalem. Desteklenmesini istediğimiz konu ise, alternatif enerji üretimi yapan araçların üretimleri. Örneğin, “Rüzgar türbini”, “Güneş enerjisi paneli” gibi üretimlerin desteklenmesi. Bunların teknolojilerinin yerel olanaklarla geliştirilmesi ve üretimlerinin de yerel imkanlar kullanılarak yapılması. Türk sanayicileri arasında bunların bazılarını yapabilenlerin olduğunu biliyoruz ve diyoruz ki devlet enerji yatırımlarını desteklediğinden daha fazla, enerji üreten makine ve gereçleri üretenleri desteklesin. Rüzgar enerjisi için gereken türbinlerin, kanatların, kulelerin ülkemizde yapılabileceğini Mısır’daki sağır sultan bile biliyor. Bilgimiz ve teknolojimizde eksik olabilir amma tamamlamak zor değil. Bunları yapabildiğimizde hem kullanırız hem de satarız. Kullandıklarımız bize enerji faturasını düşürtür ve belki o enerjiyi satıp, enerji faturasının giderini gelire bile dönüştürebiliriz.
Alın size havadan para kazanmanın ve dahi ihracat yapmanın yolu.
Otomotiv sanayisinin ülkemize getirdiklerini yadsımak kimseye yakışmaz. En azından bugün savunma sanayii için bile üretim yapar duruma geldiysek, otomotivin sanayiye getirdiği düzenle geldik dersek pek de yanlış olmaz. Amma ne getirir ne götürür diye düşünmek gerek.
Gençliğimizde devlet tarafından yatırımların yönlendirilmesi için kullanılan “makine üreten makineler yapacağız” deyişini hatırlıyorum. Bugün bunları yapıyoruz ve bunlarla gurur duyuyoruz. Şimdi de alternatif enerji üreten makine ve gereçlerin yapımı ve bunlarla üretilecek enerjiden sağlanacak kazancın cazip hale getirilmesi desteklensin düşüncesindeyiz.
Şefik ERGÖNÜL