Geri kalmış toplumların özelliğidir. Sorunlara önceden tedbir almak yerine sorunla karşılaşınca acil çözümler bulmak. Hasta olmamak için önceden sağlığımızı korumak yerine, hasta olunca hastane kapılarında ömür tüketiriz. Araçlarımızın periyodik bakımını yaptırmak yerine, arıza yapınca yolda kalmak daha normal gelir bize. Evi yanmadan sigorta yaptıran yoktur aramızda. Aracımız kaza yapınca fark ederiz kasko diye bir olayın olduğunu.
Doğal afetlere karşıda aynı bakış açımız devam eder. Orman yangınlarından sonra o bölgedeki ekipmanlarımızı kontrol eder yenilerini alırız. Yangınlardan sonra itfaiye teşkilatına yatırım yapılır. Seller olur, binalar yıkılır çözüm yollarını ararız. Depremlerde de aynı şeyleri yaşıyoruz. Beşik gibi sallanan, her an her bir bölgesinde yıkıcı, can kaybına yol açacak depremler olabilir denilen bir ülkede binaların içinde yaşıyoruz; gündüz ayrı, gece ayrı.
Askeri lojistik, savaş sırasından en az can kaybı ile savaşı kazanmak olarak tanımlanmakta. Deprem lojistiği ise deprem sonrasında maksimum can kurtarmak olarak tanımlanır. Bunun sağlanması iki faktöre dayanmaktadır. Deprem sırasında yaralananların hayatını kurtarmak ve kurtulanların yaşamını sürdürmelerini sağlamak. Bu da proaktif, planlı, hızlı, hatasız bir hizmet zinciri oluşturulması anlamına gelmektedir.
Deprem lojistiği de üzerinde akademik çalışmaların yapıldığı bir iş kolu. Proaktif olmak zorundayız zira deprem olmadan önce bir takım çalışmaların yapılması gerekmekte. Her şeyden önce hangi bölgelerde deprem olabileceği, bu depremlerde hangi bina ve semtlerde hasar veya can kaybı yaratacağı belirlenmek zorundadır. Hizmetin hangi şehirlere hangi ölçülerde verileceği senaryoları yazılmalıdır.
Planlı olmak zorundayız zira afet müdahale ekiplerinin, ekipmanlarının ulaşımlarını, onların çalışma ortamlarının sağlanmasını planlamamız gerekmekte. Deprem sonrası oluşacak çadır, geçici yerleşim tesisi, yiyecek, sağlık, ısınma, ulaşım ihtiyaçlarının da nereden ve hangi yolla karşılanabileceği planları da yapılmak zorundadır.
Hızlı olmak zorundayız zira deprem sonrası olay yerine profesyonel ekiplerin ulaşması son derece hızlı olmalıdır. Enkaz altında kalanlara yardım edilmesi için öncelikle yerel ekiplerin oluşturulması ve ardından yakın mesafedeki tecrübeli ekiplerin en hızlı vasıtalarla deprem alanına ulaştırılması gerekmektedir. Birkaç dakika ile insan hayatının kurtulabileceği bir konudur enkaz altında kalanların kurtarılması.
Hatasız bir hizmet zinciri oluşturulması da önemli bir konudur. İnsan hayatı ile ilgili yapılan bir hizmetin hataya imkan vermesi mümkün değildir. Her hata bir can söndürür, geri dönülemez.
İzmit ve Düzce depremlerinden çok şey öğrendik. Hatalarımızı gördük, eğitimlerimizi aldık. Van depreminin ardından da ulaştırdığımız her türlü yardım eskisinden daha güzel ve hızlı ancak olması gerektiğinden daha kötü ve yavaş olmuştur. İlk yardım ekiplerinin organizasyonunun iyi koordine edildiğini, ancak çadır, battaniye ve yardımların dağıtımında yeterli tecrübeye sahip olmadığımızı görüyoruz. Şehir merkezinde yaşadığımız karmaşa, taşıma araçlarının yağma edilmesi, köylere yardımların geç koordine edilmesi, çadırların yollandığı sırada ısıtıcıların birlikte ulaştırılmaması, dağıtım ekiplerinin üniformalarının veya işaretlerinin olmaması görülen hatalardandı.
Gelecekte birkaç deprem daha yaşayacak insanlarımız. Şimdiden başımıza gelirse ne olacağını planlamak, yazılı hale getirmek, eğitimlerini vermek, herkesin nasıl davranacağını belirlemek zorundayız.
Atilla YILDIZTEKİN