Uzun zamandır bu konuyla alakalı sorular geldiği için herhalde artık yazmanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Daha önceki yazılarımdan birinde bu konuya değinmiş olmamla beraber bu sefer size baştan başlayıp bir depo kurarken nelere ihtiyaç duyarız, neleri dikkate almalıyız gibi soruların cevabını vermeye çalışacağım. Herkesin kullanımına açık bir bir depo kuracağımızı varsayarak başlayalım.
Depo Tasarımı
İlk olarak kurduğumuz yerin seçimi çok önemli, madem bu işten kar elde edeceğiz ticaret merkezlerine, gümrüklere, fabrikalara kısacası hitap etmeyi düşündüğümüz çevreye yönelik bir yer seçimi yapmalıyız. Deponun tasarımı da oldukça önemli tabi ki, koridorların aralıkları genişlikleri,rafların yüksekliği gibi unsurları göz önüne alarak foksiyonel bir depo tasarımı gerçekleştirmeliyiz. Ayrıca günde ne kadar araç doldurma boşaltma yapılacağı, içeride ki ürünlerin gün içinde depo içerisinde yapabileceği hareketini de planlamalıyız ki buna yönelik olarak sahip olmamız gereken özel ekipmanları da bir bilelim. İleriye yönelik olarak da olurda depomuzu genişletecek olursak ne kadar bir genişleme potansiyeline sahip olduğu da ayrı bir önemli tabi ki.
Yerimizi seçtik, tasarımını yaptık sıra geldi içeride kullanacağımız malzemelere. Madem ki genel bir depo yapacağız o zaman her türlü depolanabilecek malzemeye karşı önlemimizi almalıyız. Depo da kullanılacak olan; paletler, onları taşıyacak transpalet ve forklift gibi araçların seçimi; koli, çuval, ağır metaller ve bunların nerelerde ne şekilde depolanacağı, ya da bu depolanacak malzemelerden özel bir ekipman gerektiren bir ürünün olup olmayacağı da çözmemiz gereken başka bir soru. Ayrıca kullandığımız ekipmanların olur da bozulması durumunda yerine kullanılacak olanların hazırda bekletilmesi ya da yedek parçalarının olması da süreklilik için olmazsa olmaz.
Genel bir depo kurduk içeride 50 farklı müşterinin malı var. Kimin nerede ne kadar malı var, deponun neresinde boş alan var, hangi ürün ne zaman depodan çıkacak, ne zaman ürün gelecek bunları takip etmemiz için bir de program gerekli tabi ki. Yazılım ve donanım ihtiyacımız ortaya çıkıyor burada. Hangi programın bizim ihtiyacımıza cevap vereceği bu nokta da çok önemli. İleriye yönelik olarak otomasyon gerçekleştirilecek mi ya da farklı bir modernizasyon sürecine girecek miyiz bu sorularında önceden cevabı verilmeli.
En önemli noktalardan biri de deponun fiziksel özellikleri, alanı, elektrik techizatı, ışıklandırma ve havalandırma sistemi, ayrıca araçların yanaştıkları yerde ki ayarlanabilir rampalar bile operasyonun aksamaması için oldukça fazla öneme sahip. Deponun yapısınında mevsimsel özelliklerden en az etkilenecek şekilde dizayn edilmesi gerekli, eğer buna dikkat edilmez ise dışarıda kar yağarken içeride donmamak içten bile değil emin olun.
Bu kadar büyük yatırımlarla açılan bir deponun kurulduğu alanın da alt yapısı oldukça önemli. Zeminin yapısı ve güçlendirmelere ihtiyaç olup olmadığı ve çevresel her türlü faktör göz önüne alınmalıdır. Depo da kullanılacak olan raf sistemleri (sabit veya hareketli) bile karlılığa etki edecektir.
Deponun aydınlatması da oldukça önemli, Yeşil Lojistiğin popüler olduğu şu günlerde öyle depolar var ki üzerlerinde bulunan güneş panelleriyle enerji ihtiyaçlarının birçoğunu karşılıyorlar. Bazı depoların da üstü güneş ışığını geçirebilecek şekilde tasarlanıp elektrikten tasarruf edecek şekilde dizayn ediliyor.
Son olarak da deponun iklimlendirilmesinden söz edebiliriz. Sadece çalışanların değil depolanan bazı ürünlerinde bu şartlardan etkilendiğini unutmamak gerekir. Yaz ve kış belli sıcaklıkların sağlanması yeri geldiğinde nem oranının ve hava kalitesinin de ayarlanabileceği şekillerde bir sistem modern bir deponun olmazsa olmazıdır diyebiliriz.
Türkiye’de Depo Kullanımı
Biraz da ülkemizden bazı sayılar vermek istiyorum. Lojistik sektörü içerisinde faaliyet gösteren firmalardan deposu olan şirketlerin oranı %82. Genel olarak baktığımızda ise depo doluluk oranlarının olması gerektiğinden az olduğunu söyleyebiliriz. Gümrüksüz genel depolarda doluluk oranı %63′lerde iken gümrüklü depolarda bu oran %70 civarında. Neresinden bakarsanız bakın kullanılmayan büyük bir kapasiteden söz edebiliriz ki bunun en büyük sebebi depo yönetiminin hala geleneksel yollarla yapılması.
Lojistik firmalarının dışında kendi deposu olan şirketlerin doluluk oranları da ortalama %75 civarında hele ki ihracat rakamlarımızın yüksek olduğu tekstil/konfeksiyon sektöründe bu oran %60′lara kadar düşmekte.
Kısacası iş binayı dikmekle bitmiyor. Öncesinde ve sonrasında yapılması gereken araştırmaları göz ardı etmemek ve depo yönetiminde modern bir anlayış benimsemek gerekli. Ve olmazsa olmaz; depo yönetiminde bir program kullanmak şart. Her atıl kapasitenin ülke servetine zarar verdiğini unutmadan bu işi dünya standartlarında yapmamız dileğiyle…
Emre İPEKÇİ – www.emreipekci.com
Yorumlar
Alp Han
Emre Beyi kendi blogundan da takip ediyorum her zaman olduğu gibi bu yazısında da çok kaliteli bilgiler vermiş.