Türkiye ekonomisinde 2014 yılında genel bir yavaşlama olmasına rağmen lojistik sektörü %10’luk bir büyüme oranı yakalamıştır. Ancak, 2014 yılı lojistik sektörü açısından zor bir yıl olmuştur. Türkiye’de ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede meydana gelen siyasi gelişmeler ve karışıklıklarla birlikte döviz kurundaki dalgalanmalar sektörün zor bir yıl geçirmesine sebep olmuştur. Özellikle Irak ve Suriye’de yaşanan durumlar karayolu taşımacılığında sorunların artmasına sebep olmuştur. İran ile yaşanan geçiş ücreti anlaşmazlığı da önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Yaşanan kriz dolayısıyla sektör temsilcileri alternatif güzergah belirlemişlerdir. Gürcistan-Azerbaycan hattı bu noktada alternatif güzergah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bakü’den direk olarak Türkmenistan’a Ro-Ro hattı kurulması gündeme gelmiştir ve bununla ilgili ciddi girişimler başlamıştır. Yaşanan önemli sorunlardan birisi de ithalattaki düşüşün yurtdışı taşımalarında oluşturduğu gidiş dönüş dengesizliğidir. Bir diğer sorun ise fiyat odaklı rekabet ortamıdır. Hizmet kalitesinin gereken önemi görmediği bir ortamda fiyat odaklı rekabet ortamı sektör temsilcilerini zor durumda bırakmıştır.
Dünya lojistik sektörünün 2015 yılında 12 trilyon dolarlık bir hacme ulaşması beklenmektedir. Türkiye lojistik sektörünün de 100 milyar doları aşaması öngörülmektedir. Lojistik sektörünün büyüme potansiyelini kullanmasını ve ulusal ve uluslararası lojistik merkezi haline gelmesini destekleyici çalışmaların artarak devam etmesi gerekmektedir. Lojistik sektörünün istikrarlı büyümesini sürdürmesi beklenmektedir. Gelecek 5 yıl içinde sektörün %50 seviyelerinde büyümesi öngörülmektedir. Bu potansiyel yabancı sermayenin de lojistik sektörüne yatırım yapmak üzere Türkiye’ye girmesini sağlamaktadır. Yabancı sermaye girişinin de 2015 ve gelecek yıllarda devam edeceği beklenmektedir.
Lojistik sektörü AB ve ABD arasında imzalanması beklenen Trans-Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşmasının yaratacak olduğu değişime hazırlanmaktadır. Ayrıca, 2014 sonunda imzalanan Trans-Pasifik Ortaklığı anlaşması da sektörde yeni bir dinamik yaratacaktır ve etkileri 2015 ve devam eden yıllarda daha net görülecektir. Bu iki anlaşmanın en önemli sonucu kıtaların birleşmesi olacaktır. Anlaşma kapsamındaki tüm ülkelerin ekonomilerinde önemli değişikliklere yol açacaktır. Global ticarete canlılık kazandırması ön görülen bu anlaşmaların lojistik sektöründe de aynı değişikliklere yol açması beklenmektedir.
Açıklanan 10. Kalkınma Programı kapsamında gerçekleştirilecek yeni ulaşım projelerinin Türkiye lojistik sektörüne olumlu katkılar sağlayacağı aşikardır. Ayrıca, bu yıl serbestleşecek demiryolu işletmeciliği de sektöre fayda sağlayacaktır. Sektörde faaliyet gösteren firmaların 2015 yılında yatırım yapmaya devam edecekleri beklenmektedir. Bu yatırımlar da istihdam artışı sağlayacaktır. Bununla birlikte, büyümeyi ve Türkiye’nin lojistik olma planlarını direk olarak etkileyecek gelişmeler de yaşanmaktadır. 2015 yılında yetki belgesiz taşıma ile ilgili önlem ve kontrollerin artırılması önem arz etmektedir. En önemli konulardan biri de 2014 yılı sonunda Gümrük Mevzuatında yapılan değişikliklerin sektörde oluşturacağı etkilerdir. Gümrük Yönetmeliğinde ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği Tebliğinde yapılan değişiklikler 2015 yılında en önemli gündem maddesi olacak ve büyümeyi doğrudan etkileyen faktör olarak karşımıza çıkacaktır.
Coğrafi konumu, ticaret hacmi, nüfusuyla lojistik hizmetler açısından lojistik üs olmaya aday olan Türkiye, lojistik sektörünün büyüme potansiyelin katkı sağlamaktadır. Gelişmiş ülkelerde %80-85 seviyelerinde olan lojistik dış kaynak kullanımı Türkiye’de hala %30-35 seviyelerindedir. Büyümeye katkı sağlayan diğer faktörlerle birlikte, Türkiye’de lojistik dış kaynak kullanımının da istikrarlı artışı büyümenin tetikleyicisi olacaktır. Son yıllarda Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerine yönelen ve bundan olumlu sonuçlar alan sektör; farklı taşıma modlarının geliştirilmesi ve kullanımının artırılması ile de ayrı bir ivme yakalayacaktır. Yurtiçi taşımaların çok büyük bir oranda karayolu ile yapıldığı dikkate alındığında demiryolu işletmeciliğinin serbestleşmesi; havayolu, denizyolu ve liman yatırımlarının hız kazanması büyümeye olumlu etki yapacaktır. 2015 yılında sektörde etkin olan sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektörün çalışmalarının devam edeceği ve çalışmaların sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayacağı beklentileri ile girilmiştir.