Bu makalemizde başlığımızda da belirttiğimiz gibi Lojistik, Gümrükleme ve Dış Ticaret bölümü mezunlarının neden “İşsizlik” olgusu ile anıldığını anlatmaya çalışacağım. Ara ara kendimden örnekler vererek iş arama esnasında karşılaştığım problemlerden de konu içerisinde bahsedeceğim.
Liman şehri olan Mersin’de doğup büyüdüğümden dolayı her zaman gümrüğe, gümrüğe mal getiren ve götüren tırların sıra sıra dizilip dağlar arasından limana doğru süzülmesine, konteynırların gümrük sahasında yaratmış olduğu renk cümbüşüne, gemilerin usul usul limana yaklaşmasına hep gıpta ile bakardım. Ufaklığımdan gelen bu merakla 2008 yılında ön lisans dış ticaret bölümüne kayıt oldum ve hiç fire vermeden 2010 yılı eylül ayında mezun oldum. Büyük bir zevk ve merakla sınavlarına hazırlandığım derslerimi şuan itibari ile halen tekrarlıyorum ve hatırımda kalmasını sağlıyorum. Ama ne acı ki bu bilgilerin uygulama olmadan teoride ne denli kalıcı olacağını tahmin etmek bile istemiyorum.
Bu sektörlerde çalışacak olanlarda belli özelliklerin bulunması gerektiğini öğrencilik dönemimde biliyordum. En azından iyi derecede bir dil şart idi. Ama sektörün bazı şartları taşımayan yeni mezunlara bu denli acımasız olduğunu hiç düşünememiştim. Mezun olduktan sonra gerçeklerin benim düşündüklerim ile hiçbir alakası olmadığını daha iyi anladım.
Lojistik, Gümrükleme ve Dış Ticaret gibi hayat boyu eğitimi şart kılan bölümlerde iş verenler, iş başvurusu yapan kişilerde minimum üç yıllık iş tecrübesi süresine sahip olmasına bakıyorlar. Aslında son cümlemin başına dönersek iş verenler tarafından konulan kuralların nasıl birbiri ile çakıştığını anlamak daha kolay olacaktır. “Hayat boyu eğitimi şart kılan bölümler” demiş olmam size neyi çağrıştırıyor? İş verenler üç yıl değil, beş yıl iş tecrübesi olanı dahi alsalar kendini sürekli yenileyen sektörümüzde elemanlarına eğitim vermek mecburiyetindedir. Kısacası öğretildiği ve gerekli eğitim verildiği takdirde neden yeni mezunlarımız üç ya da beş yıl iş tecrübesi olan elemanların seviyesine ulaşmasın ki…
Bir diğer komik soru ise şu; başvuruya gittiğimizde “size okulda dış ticareti, lojistiği, gümrüklemeyi öğretmiyorlar mı” gibi sorular sormaları. Sektörümüz öylesine büyük bir mecra ki değil üç aylık staj süresi, iki yıllık ön lisans eğitimimiz bile yetersiz kalıyor. Üniversitelerimizin eğitim şekli ise malumunuzdur. Verilen tüm bilgiler teoriktir. Staj süresinde ise iş verenlerin çoğu stajyer öğrencileri ayak işleri için kullanmakta, hatta “poşet staj” diye adlandırdığımız “iş yerine gitmeden staj tamamlama” uygulaması ile stajyer öğrencileri işletmeden uzak tutmaktadırlar.
Buraya kadar hep iş verenleri suçlamış olmam bana kızmalarına neden olabilir. Mutlaka sektörümüzde yetiştirilmek üzere eleman alan işletmelerimiz ve iş verenlerimizde vardır. Bundan hiç şüphemiz yok lakin bu gibi iş verenlerin sayısı o kadar az ki yeni mezunların bu iş verenleri bulması imkansıza yakın. İş arama esnasında hiç rastlayamıyoruz bile dersek yeridir. İş verenlerin bu kadar ara eleman sıkıntısı çekiyoruz diye haykırmalarına rağmen neden tecrübeli elemanda ısrar ettiklerini anlamak gerçekten çok zor.
Benim bu bölümleri okuyacak arkadaşlarıma bazı önerilerim olacak. İş verenlerin yeni mezunlara karşı bu tutumlarını kırmaları için her şeyden önce hayat boyu eğitimi benimseyecekler. Derslerine çok iyi çalışıp teorikte olsa öğrenilenlerin akılda kalmasını sağlayacaklar. Staj dönemini evlerinde değil, iş yerinde geçirecekler. Staj süresince orada ki tecrübeli elemanlarla sürekli diyalog içerisinde olup işi öğrenmeye çalışacaklar. İş yeri size öğretmiyorsa bile sizler merakınız ile öğreneceksiniz. Eğitiminiz süresince en az bir yabancı dile ağırlık verin. Orta seviyeye kadar kendiniz gelebilirsiniz, profesyonel olmak içinde okuldan sonra iyi bir kursa giderek kendinizi geliştirebilirsiniz. Bilgisayar kullanmanın internette sörf yapmak olmadığını anlamalı ve en azından ofis programlarını iyi derecede kullanmayı öğrenmeliyiz. Dış ticaret, gümrükleme ve lojistik sektöründe kurs veren kurumlar var. Onlara başvuru yapıp sertifikalar almalı ve iş başvuru esnasında iş verene sunmalıyız. Evrim gibi bilgisayar yazılımlarını öğrenmeye çalışmalıyız. Günlük bir gazete alışkanlığımız yoksa bile en azından haftada bir tane sektörümüzle alakalı akademik yayın kitabı okumalı, öğrendiklerimizi eğitim hayatımızda gördüğümüz dersler ile mukayese etmeliyiz. Tüm bunları yaptıktan sonra sektörde iş bulmamamız sanırım imkansızdır.
Saygı ve sevgilerimle…
Yılmaz SANLI