Övünmeyin bölük bölük sıralı dağlar
Sizden büyük aşılamayan gönül dağı var
Orhan Gencebay
Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık” olarak tanımlanır “yol” kelimesi.
Bu uzaklığı aşmak için insanın yaptığı mekan değişikliklerine yolculuk/seyahat denir.İnsanın değil, malzemenin bir yerden başka bir yere aktarılmasına ise “nakliye “denir.Yani lojistik’in temelinde yol vardır.Aşılması gereken mesafeler, nakliye kavramını doğurmuştur.
İlk zamanlar ticaret yapanların kendi nakliye araçları vardı.Örneğin Şam’lı bir tüccar Yemenli alıcısına malzemeleri kendi kervanlaıyla götürür teslim ederdi.Eğer anlaşması Şam’da teslim ise Yemenli tüccar kendi kervanlarıyla gider malları Şam’dan alırdı.Denizyolu’nda taşıma yapan gemiciler hep vardı ama karayolundaki nakliyecilik, sonradan doğan bir meslektir.Gerçi gemiciler de gittikleri yerlerden ucuz buldukları malları alır ve uğradıkları diğer limanlarda satarlardı ama asıl meslekleri gemi taşımacılığı idi.
Bunlar, şimdilik bir kenarda dursun…
(daha&helliip;)
Nakliyecinin 200 kg olarak rezervasyon yaptığı bir kargo için daha sonra müşterisine 250 kg
gibi daha yüksek bir ağırlık üzerinden navlun faturası kesmesi sıkça karşılaşılan bir örnektir.
Tabi sonrasında bu durumun “chargeable weight” yani “hacimsel ağırlık” sebebiyle kaynaklandığı anlaşılır.
Peki nasıl hesaplanır bu hacimsel ağırlık ?
Formul şu şekildedir; (cm üzerinden) EN x BOY x YÜKSEKLİK / 6000 (daha&helliip;)
Bayram değil yılbaşı değil, bu balo nereden çıktı demeyin. Kaç zamandır gazetemizde yer alıyor bu balonun haberleri. Bu balo “Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar AŞ” için kullanılan BALO sözcüğü.
Amacı tren taşımacılığının maliyet avantajlarını kullanarak Türk ihracatçısına daha ucuz, güvenli ve hızlı lojistik hizmeti sağlamak. BALO odalar, borsalar ve OSB’lerin katılımıyla 92 ortaklı bir yapı olarak şirketleşmiş. Şu an itibariyle Ankara, Konya, Manisa yük toplama merkezlerine getirilen ihracat malları, Bandırma ve Tekirdağ terminalleri aracılığı ile şimdilik bazı Orta ve Batı Avrupa ülkelerine gönderiliyor. Yakın bir gelecekte, VİKİNG Treni denilen ve Ukrayna, Belarus ve Litvanya üzerinden Baltık Denizine ulaşan demiryolu ağına entegrasyonu sağlanarak, kuzey ülkelerine de uygun maliyetli taşıma olanaklarının sağlanması planlanmış. Burada çok önemli bir nokta da bu hatta bağlanılması sonrasında Rusya coğrafyasına tren taşımacılığının daha kolay yapılabilme imkânının sağlanabilecek olması. Bunu sağlayabildikleri takdirde, Türk ihracatçısına yüksek maliyet getiren Rusya karayolu taşımacılığına ciddi bir alternatif ve ihracatçıya rekabet gücü getirecektir.
(daha&helliip;)
Sohbetimize katılan dostlarımız, INCOTERMS denilen ve Türkçemizde “Teslim şekilleri“ diye anılan kavramlara ne kadar önem verdiğimizi ve inceliklerine oldukça sık vurgu yaptığımızı bilirler. Konuya verdiğimiz önemi derslerimizde, seminerlerimizde, danışmanlık toplantılarımızda da gündeme getirir ve enine boyuna tartışırız.
Rekabet gücünün artırılabilmesi için gerekenleri tartıştığımız bir ortamda vurgu yaptığımız bazı teslim şekilleri, ilginç karşılandığı kadar tartışmaları farklılaştırmıştı. Hele gerçek bir olayı anlatarak verdiğimiz örnek, katılımcı arkadaşlarımıza oldukça şaşırtıcı gelmişti.
(daha&helliip;)
Türkiye İstatistik Kurumu’nun internet sitesindeki rakamlara baktığımızda önümüze çıkan tabloyu, 40 yıla gelmiş olan dış ticaret kariyerimin ışığında yorumlamak istiyorum. Tekil bir ifade kullanıyorum çünkü bunlar benim yorumlarım.
Yıl 1923, o yıl bile ihracat yapılmış 50 milyon küsur ve ithalatımız da 86 milyon küsur ABD doları. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 58.5 olarak görünüyor. İlerleyen yıllarda, 1933 yılındaki ihracat rakamımız 58 milyon dolar ve ithalatımız da 45 milyon dolar. İlginç bir şekilde 13 milyon dolar gibi bir dış ticaret fazlamız var. 1933 yılındaki ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 128.8 olmuş. Çok ihracat yapmışız, az ithalat yapmışız. Bunu ister genç Cumhuriyetin yaptığı sanayi yatırımları sonucu ithalatın azaltılmasına bağlayın, isterseniz kemerleri sıktılar da öyle oldu deyin. Yalnız bir şeyi mutlaka yapın, savunacağınız tezin temelleri o günkü ulusal ve küresel ekonomik koşulların bilgisini taşısın.
(daha&helliip;)