Başlık sorumuz, oldukça çok karşımıza çıkan bir soru.
Hem iş insanlarımız tarafından yöneltilen, hem de dış ticareti kariyer olarak seçmek isteyen genç arkadaşlarımızca meraklı ifadelerle sorulan bir soru.
Bu sektörde, ciddi boyutta yetişmiş eleman sıkıntısının olduğunu vurgulamak isteriz. Her meslekte olduğu gibi dış ticaret piyasasında da iş bilen azlığı sektörde sıkıntı yaratıyor. İhracatın peşinden gitmek isteyen, ihracatını geliştirmek isteyen ve bunlara ek olarak ithalatını kendisi gerçekleştirmek isteyen iş insanları, kendi işlerini kendileri görebilmek için işletmelerine eleman almaya çalışmakta. Doğal olarak akla ilk gelen de tecrübeli bir eleman bulmak oluyor. Tecrübeli eleman için ilan veriliyor ve gelen elemanlarla görüşme yapılıyor. Görüşmeyi yapan kişi dış ticareti ne kadar biliyor ve ne arayacağını biliyor mu? (daha&helliip;)
İhracatı tam anlamıyla kavramış ve bunu meslek edinmiş ancak maalesef sektörde azınlıkta kalan ihracatçılarımızın dışında kalan dış ticaret erbabına sorarsanız ihracat çok basit. Navlunu siz öderseniz CFR, navlunu alıcı öderse FOB olur ve ihracatla ilgili tartışmalar biter.
Oysaki bu işe hakkını veren meslektaşlarımız çok iyi bilir ve bu türlü sığ ifadeler kullananlara bıyık altından gülerek “hele siz işe bir girin de görün bakalım iş bu kadarla mı biter” derler. Bizim toplumsal genel eğilimimiz kulaktan dolma bilgilerle ayağa kalkıp, heves ve heyecanla işe başlamak ve meşhur deyişle “istim arkadan gelsin” demek. Sonra olumsuz gelişmeler olduğunda da bilgi sahibi olmadan, fikir beyan etmek. (daha&helliip;)
İhracatın bir takım oyunu olması gerektiği konusunda daha önce de yazmıştık. 14.06.2008 tarihli sohbetimizde de ihracat eylemine taraf olan işletme içi ve dışı unsurların ilişkilerinin nasıl olması üzerine tartışıp bazı önemli noktaları vurgulamıştık. (daha&helliip;)
Ara sıra ihracatçı dostlarımızla sohbet ederken, değişik kültürlerden alıcılar için, övgü dolu olduğu kadar eleştiri yüklü yorumlar duyuyoruz.
Hem övgüler, hem de eleştiriler, iş yapma tarzları ile ilgili olduğu kadar, müşterilerin görüşmelere yaklaşımları ve görüşme süreçleri içerisindeki tutumları ile de ilgili oluyor. Kuşkusuz aynı yorumları kendi kültürümüzün insanları için de yapabiliriz. Çünkü kardeşlerin bile birbirlerine benzemediği gerçeği, karşımızda her zaman durmaktadır. Hâl böyle iken, farklı kültürlerin insanlarının, birbirlerinden değişik ve hatta birbirlerine hiç uymayan davranışlar sergilemeleri doğaldır. (daha&helliip;)