5 Temmuz 2012 Perşembe günü “Bosphorus Conferences” tarafından düzenlenen ve başkanlığını yaptığım “ Tedarik Zincirinde Depo Yönetim Sistemleri” zirvesini gerçekleştirdik. Depoların artık bir maliyet kalemi değil, katma değer yaratacak merkezler olması vizyonumuzdu. Kendimize 2023 yılında lojistik potansiyeli % 270 büyüyecek, lojistik pazarının % 400 büyüyeceği bir ortamda “depolarımızda nasıl çalışacağız?” sorusunu sorduk ve cevaplarını aradık.
12 değerli konuşmacımız vardı. Önce hedefimizi belirledik. 2023 yılında ihtiyacımız olan depo kapasitesinin bu günün tam dört katı olacağını, daha büyük depolarda, daha teknolojik ekipmanlarla, daha hızlı çalışmamızın gerektiğini, ihtisas depolarına ihtiyacımız olduğunu, lojistik köyleri görüştük. Bu depolarda araç yükleme ve boşaltmanın da otomatik hale getirilmesi gerektiği Joloda genel müdürü sayın Wouter Satijn tarafından sunuldu. ASC Mimarlık, Alper Yedikardeş A sınıf depoların nasıl olacağını anlattı. Altensis’den Berkay Somalı çevreci depoları, LEED Sertifikasını anlattı. Zirve’nin ana sponsoru Bortek Termal Boya’dan Orhan İhsanoğlu sadece boya kullanılarak inşa edilen güneşten ısınmayan depoları sundu bizlere. Zirvenin sponsorlarından LA Yazılım’dan Çağdaş Yıldız depoların vaz geçilmezi olan depo yönetim yazılımının nasıl kullanılacağını anlattı.
(daha&helliip;)
Tedarik Zinciri kavramı, özellikle ürününün içerisinde çok çeşitli girdisi olan işletmeler için önemini daha da arttırarak, kendisini fark etmemizi sağlamakta. Aslında bu kavram ürününün içerisinde çok çeşitli girdisi olmayan işletmeler için bile oldukça önemli ancak KOBİ tanımı içindeki birçok işletmemizin bu kavrama maalesef oldukça yabancı olduğunu gözlemliyoruz.
Farklı birçok şekilde tanımlanabilse de bize en yakın gelen şekliyle tedarik zinciri, hammadde ve malzemeler ile ara mallarının, nihai ürünlere dönüştürülerek son kullanıcılara ulaştırılması için gereken ve üreticiler, tedarikçiler, taşımacılar, dağıtıcılar, toptan ve perakende satış yapanlar gibi unsurları içerisinde barındıran bir sistem veya bir karşılıklı ilişkiler yumağıdır.
(daha&helliip;)
“Tedarik zinciri” ve “lojistik” birbiri ile karışan iki farklı uygulamadır. Bunu şirketlerimizde çalışan müdürlerimizin, uzmanlarımızın kartvizitlerinde görebiliyoruz. Aynı işi yapan iki şirkette, “Tedarik Zinciri Müdürü” ve “Lojistik Müdürü” gibi farklı unvanlar kullanılmakta. Yabancı merkezli şirketlerde genellikle “Supply Chain Manager” (Tedarik Zinciri Müdürü) unvanı kullanılırken Türk şirketlerinde “Logistics Manager” (Lojistik Müdürü) daha fazla kullanılan bir unvan olarak karşımıza çıkmakta.
(daha&helliip;)
Kış dönemini yaza göre daha çok seviyorum galiba. Sosyal etkinlikler, konferanslar, seminerler, paneller hep kış aylarında gerçekleşiyor. Aradığınız kişileri daha çok yerinde buluyorsunuz kış aylarında. Ve tabi Üniversitelerin düzenlediği çeşitli organizasyonlarda en çok kış aylarında gerçekleşiyor ve her zaman olduğu gibi bize yine çok iş düşüyor. Çok işin düşmesi bazen yorucu gibi görünse de, karşılıklı etkileşim bizleri dinamik tutuyor, burası hiç tartışılmaz.
(daha&helliip;)
Markalaşmanın, 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefini 12 sene ileriye koyan ülkemiz için olan değer ve önemini işlemeyi istedim bugün. Eksikliğini hissettiğimiz yeterince “markalaşamamaktan” ve bu konuda gelinen noktadan söz etmeye çalışacağım. Üniversite’deki bir öğrencim, şöyle bir soru yöneltti bana geçtiğimiz günlerde : “Hocam, Türkiye’de pek çok Türk markası var artık, ve başarıyla işlerini yürütüyorlar, onlarca mağaza açıyorlar ülkemizde. Ancak neden Türkiye ile sınırlı kalıyorlar, neden yurtdışında da tüm Dünya’nın tanıdığı bir marka olmaya çabalamıyorlar. Bugün engel gibi görünen bir çok şey ortadan kalkmış durumda, özellikle yakın coğrafyada yer alan Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşması ile bu ülkelerle gümrük vergisi olmaksızın ticaret yapabiliyoruz. Lojistik sektörü çok gelişti ve artık firmalar imkansız denilen herşeyi yapabiliyor, burada depolanan ürünleri Avrupa’daki veya dünyanın her yerinde yer alan mağazalara dahi doğrudan sevk edebiliyorlar. Ekonomi Bakanlığı’nın sunduğu başta Turquality olmak üzere, yurtdışında pazar araştırma, ofis-mağaza açma, marka desteği gibi destekler de var. Peki neden bunca pozitif gelişmeye rağmen, Türk markaları yurtdışında yeterince yaygınlaşamıyor, neden Dünya markaları yaratamıyor ve bunları geliştiremiyoruz? ” (daha&helliip;)