Turkishtime sordu, ben cevapladım.
Turkishtime: Türkiye lojistik sektöründe depolama ve antrepo hizmetlerinin bugün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?
Ahmet Cora: Her firmanın aslında hedefi mümkün olan en az stok ile mümkün olan en hızlı hareketi yakalamaktır. Ama maalesef bu göründüğü kadar kolay değildir. Özellikle günümüzde uzak doğu gibi deniz aşırı yerlerde üretim maliyetlerinin düşük olması, tam mamul ithal edip iç piyasaya satan firmaları veya yarı mamul ve hammadde ithalat edip Türkiye’de üretim yapan firmaları bu bölgeden yoğun ithalat yapmaya yönlendirmiştir. Ama malum, bu bölgelerden gemi sefer süresi iki ayı bulmaktadır. Dolayısıyla firmalar için müşterilerden gelen ani bir sipariş veya ihtiyaç karşısında stokta malzeme olmaması büyük sorun teşkil edecektir. Depolama, burada çok mühim hale gelir. Yani hem navlun avantajı hem termin sıkıntısı sebebiyle firmalar yoğun miktarda malzemeyi aynı anda ülkeye getirir, finans gücüne göre hepsini ithal eder ve depoya alır, finans maliyetine girmek istemiyorsa antrepoda bekletir ve ihtiyaç duyduğu kadarını millileştirir. Özetle artan iş hacmi sebebiyle bugün Türkiye’de depoculuk, kayda değer bir öneme ulaşmıştır.
Dünyada hızla gelişen ve Ülkemizde de gelişimini her yıl artıran e-ticaret işlemleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 28 Ocak 2010 tarih 27476 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Gümrük Genel Tebliği “Posta ve Hızlı Kargo Taşımacılığı” Seri No.: 1 tebliği ile 2010 yılında uygulamaya konmuştur. Yapılan değişiklikler sonucu şu an Seri no 4 uygulamada yer almaktadır.
Yeni düzenlemelerden önce e-ticaret uygulamalarında yurtiçi taşımalarında herhangi bir sorun yaşanmazken özellikle uluslararası ihracat ve ithalat e-ticaret uygulamalarında gümrük mevzuatı sebebiyle önemli sıkıntılar ortaya çıkmakta, başka bir ülkeden Türkiye’de bulunan kullanıcının sipariş ettiği ürünün, gümrük işlemlerinin yapılarak serbest dolaşıma girişinde belirleyici bir mevzuat bulunmaması nedeniyle elde olmayan gecikmeler ve maliyet artışları oluşuyordu. Bu husus ülkemiz e-ticaret sitelerine yurt dışından gelen siparişlerin ihracatında da aynı sorunların yaşanmasına neden oluyordu. (daha&helliip;)
İsmail Dede torunlarının sürekli internetten alışveriş yaptığını görür, onları izler, eve gelen paketleri gördükçe iç çekermiş. Bir gün kafaya koymuş, onun için yurt içinden, yurt dışından hiç de farkı yokmuş. İnternetin ne denli yaygın olduğunu ve bu sayede kolaylıkla yurt dışından da istediğini alabileceğini bilen İsmail Dede, işe koyulmuş.
İsmail Dede interneti çok sevmiş, ticaretten çok hoşlanmış. İşte tam o sıra, üniversite sınav tercihlerini yapan torununa kulak vermiş. Torunu, anne ve babası ile hangi bölümü tercih etmesi konusunda fikir arası alışverişi yaparken, düşündükleri bölümlerden birisinin de lojistik olduğunu fark etmiş, ve merakla dinlemeye koyulmuş. Torunu Kaan’ın annesi bu konuda oğlunu desteklerken, babasının çok da istekli olmadığını görmüş. Kaan ailesine, teknolojinin ne denli hızlı yaygınlaştığını, insanların, ki gözünün ucu ile anneannesini işaret ederek, alışverişe olan düşkünlüğünü, bu sayede Dünya’da ürün hareketinin hem çok yaygınlaştığını hem de kolaylaştığını, buna ayak uydurması için de lojistik kavramının her geçen gün geliştiğini ve artık geleceğin değil, bugünün dahi mesleği olduğunu anlatmaya çalışmış. Bir kargo şirketinde çalışan annesi Kaan’ı daha iyi anlamasına rağmen, tüccar olan baba, canım amma da yaptın der gibi bakıyormuş. Aile en sonunda birlikte lojistiği incelemeye ve sonrasında karar vermek konusunda uzlaşmışlar. Hatta konu İsmail Dede’nin ilgisini çektiği için, dur ben de sizi dinleyeyim diye yanlarına yanaşmış.
(daha&helliip;)
E-Ticaret nedir, ne değildir diye fikir yarıştıyoruz dostlarla.
Benim kişisel görüşüm biraz klasik kalıyor. Herhangi bir alım satım işleminin E-Ticaret sayılabilmesi için, malın veya hizmetin, internet üzerinden beğenilip alınmaya karar verilmesi, ödemenin internet üzerinden yapılması ve ürünün alıcıya sevkedilmesi emrinin çıkması işlemlerinin hepsinin elektronik ortamda yapılıp bitirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Öte yandan bu kapsama karşı çıkan genç arkadaşlarımız daha ileri giderek, mobil cihazlar üzerinden yapılan ticaretin de M-Ticaret diye adlandırılması gerektiğini savunuyorlar. Onlar ayrıca, internetin tüm nimetlerini kullanarak yapılan satış bağlantılarının da E-Ticaret olarak adlandırılmasının da daha anlamlı olduğunu düşünüyorlar.
(daha&helliip;)
Beykoz Lojistik Meslek Yüksek Okulu tarafından 24 Nisan 2013 tarihinde düzenlenen E-Ticarette Lojistik Konferansı’na katıldım. Öncellikle hem sunuş yapanların yetkinliği ve verdikleri bilgilerin içeriğinin kalitesi hem de organizasyon olarak son zamanlarda tecrübe ettiğim en iyi konferans olduğunu söyleyerek emeği geçen herkesi tebrik etmek isterim. Bu konferansa katılamayanların çok şey kaçırdığını da ayrıca vurgulamak isterim.
Konferansın açılış konuşmasındaki “Kent Lojistiği” ile ilgili tespitleri ve ufuk açıcı vizyoner sözleri için UTİKAD Başkanı Sayın Turgut ERKESKİN’e tekrar teşekkür ederim.
E-ticaret ve lojistik ilişkisi konuşulurken, e-ticaretin artan cazibesi ve bu cazibenin özellikle İstanbul odaklı olması, Turgut Bey’in “Kent Lojistiği” ile ilgili sözlerinin doğruluğunu vurguladı.
(daha&helliip;)