Sağlıklı ve güvenli bir gelecek için, yüzyılımızın felaketi olarak görülen küresel ısınmaya neden olan karbon salınımının azaltılması, yeşil ve temiz bir dünya oluşturulması için bir zorunluluk haline gelmiştir. Küresel ısınmadaki artışın durdurulması ya da azaltılmasını gerçekleştirmek için özellikle ulaşım alanında yeni stratejiler geliştirilmesinin gereği açıktır.
Bu değişimde en büyük payı çevre dostu bir taşımacılık modu olan demiryolu alacaktır. Tabii ki; demiryolu taşımacılığının çevreye duyarlı olması onu diğer taşımacılık türlerinden üstün kılan tek özellik değildir. Tükettiği enerji düzeyinin düşüklüğü, ekonomik olması, ağır ve yüksek hacimli yükler için uygunluğu, düşük kaza oranlarına ve yüksek güvenirliliğe sahip olması, kar ve buzlanma nedeniyle karayolu taşımacılığının yapılamadığı, gemi ve uçak seferlerinin iptal edildiği çetin kış koşullarından en az etkilenen taşımam modu olarak lojistik faaliyetlerinin aksamadan devam etmesine olanak sağlaması, onu diğer taşımam modları içinde ön plana çıkarmaktadır.
Ekonomileri güçlü olan ülkelere baktığımızda, bu ülkelerde demiryolunun hem insan hem de yük taşımacılığında efektif olarak kullanıldığını görüyoruz. Dünyada demiryoluna olan ilginin artmasında demiryolunun kara, deniz, havayolları ile entegre olmasıyla birlikte, kombine taşımacılığa uygun hale gelmesi temel rol oynamaktadır.
Ülkemizdeki duruma baktığımızda ise demiryolu taşımacılığının diğer modlara göre çok düşük seviyede kalmış ve istenilen düzeye henüz gelememiştir. Cumhuriyet döneminde 4130 km. demiryolu inşa edilmiş, 1923 yılından 1950’li yıllara kadar yılda ortalama 135 km. hat yapılmış 1950’den 2002 yılına kadar yılda ortalama 18 km. yeni hat inşa edilmiş, 2003 yılında ise bu sayı ortalama 88 km’ye yükselmiştir. Bu da, ülkemizde de demiryoluna önem verilmeye başlanmasının bir göstergesidir.
Ülkemizde demiryollarının yapılmasından ve işletilmesinden sorumlu tek kurum olan TCDD sürekli zarar etmektedir. Bu kurumda yeniden yapılanmanın gereği açıktır. Avrupa Birliği’nin de talepleri ve önerileri doğrultusunda ülkemizde demiryolları konusunda yeniden yapılanma çalışmaları sürmektedir. Bu konuda önemli bir gelişme TCCD’nin özelleştirilme çabalarıdır.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanarak, Başkanlığına gönderilen “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı” bazı maddelerinde değişiklik yapılması suretiyle kabul edildi. Bu kanunla TCDD yeniden yapılanma süreci giriyor. Bugüne kadar altyapı ve tren işletmeciliği görevlerini birlikte yürüten TCDD’nin tren işletmeciliği ile ilgili birimleri ayrılarak TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin kurulması planlanıyor. Tüm ulusal demiryolu alt yapı ağı üzerindeki demiryolu trafiğini yönetme hakkı ve görevi ise TCDD’de kalıyor. Bu kanunun esas amacının, tren işletme faaliyetlerinde TCDD’ye ait tekelin kaldırılarak demiryolu taşımacılığının serbestleştirilmesi olduğu belirtiliyor. Bu serbestleşme kapsamında TCDD dışındaki kamu tüzel kişileri ve özel sektör şirketlerine, demiryolu tren işletmecisi olma hakkı tanınacak.
Dünya ülkelerine baktığımızda, geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinde birçok ülkede demiryollarının serbestleştiğini görüyoruz. Ülkemizde 163 yıllık geçmişe sahip bir kurum olan TCDD’nin özelleşmesi kuşkusuz çok önemli bir taşıma modu olan ve diğer taşıma türlerine göre çok geride kalan demiryolu taşımacılığının canlanmasını, güçlenmesini ve önemli bir ivme kazanmasını sağlayacaktır.
Arzu DURUSU
3 Yorum
SSLBNT
AYNEN ARZU HN.GELECEGI GORMUSSUNUZ.SU AN HERKESIN TERCIHI BU YONDE
murat
ülkemizde demir yolu taşımacılığının gelişmesiyle ihracatın artması ve uluslararası ticarette ülke olarak etkin rol almamızı sağlayacağı görüşündeyim hocam 🙂
Can
Arzu hanım çok güzel özetlemiş eline sağlık