Sağlıklı ve güvenli bir gelecek için, yüzyılımızın felaketi olarak görülen küresel ısınmaya neden olan karbon salınımının azaltılması, yeşil ve temiz bir dünya oluşturulması için bir zorunluluk haline gelmiştir. Küresel ısınmadaki artışın durdurulması ya da azaltılmasını gerçekleştirmek için özellikle ulaşım alanında yeni stratejiler geliştirilmesinin gereği açıktır.
Bu değişimde en büyük payı çevre dostu bir taşımacılık modu olan demiryolu alacaktır. Tabii ki; demiryolu taşımacılığının çevreye duyarlı olması onu diğer taşımacılık türlerinden üstün kılan tek özellik değildir. Tükettiği enerji düzeyinin düşüklüğü, ekonomik olması, ağır ve yüksek hacimli yükler için uygunluğu, düşük kaza oranlarına ve yüksek güvenirliliğe sahip olması, kar ve buzlanma nedeniyle karayolu taşımacılığının yapılamadığı, gemi ve uçak seferlerinin iptal edildiği çetin kış koşullarından en az etkilenen taşımam modu olarak lojistik faaliyetlerinin aksamadan devam etmesine olanak sağlaması, onu diğer taşımam modları içinde ön plana çıkarmaktadır.
(daha&helliip;)
Bundan önceki yazılarımda lojistik sektörünü irdelerken, son dönemde globalleşen dünyayla birlikte sektörümüzün de kompleks bir yapı haline büründüğünü ve bahsedilen hizmetin verilebilmesi için bir çok alanda, farklı türden şirketlerin faaliyet gösterdiğini söylemiştim. Verilen bu hizmetler arasında Lojistik operasyon sürecinin en uzun ve belki de en önemli aşaması malın taşınması ve bir yerden başka bir yere hasarsız bir şekilde ulaştırılması süreci.
Kullanılan taşıma moduna göre; zaman ve şekil itibariyle farklılık gösteren bu işlem çoğu zaman operasyonun kendisini oluşturabiliyor. Sadece uluslararası taşıma değil yeri geldiğinde malın ülke içerisindeki iç nakliyesini de bu noktada saymakta yarar var. İşte ticarete konu olan malların bir taşıma ünitesi ve beraberinde bir araçla taşınması verilen hizmet içerisindeki en büyük maliyet kalemi olarak öne çıkıyor.
(daha&helliip;)
Bir ülkenin gelişmişliğini gösterir pek çok faktör vardır şüphesiz. Eğitim düzeyi, kültür seviyesi, kitap okuma oranı, çevre sağlığına verdiği önem, çocuklara ve kadınlara verilen değer, engelliler için sağlanan çağdaş yaşam imkanları vs. Hiç şüphesiz bir ülkenin gelişmişliğini gösteren başka faktörler de var; ticaretin gelişmişliği ve ticaretin yapılabilmesini kolaylaştırmak. Taşıma alt yapısı, araçların gelişmişliği, liman ve hava limanlarının modernliği, yolların kalitesi gibi. Tüm bunlar içerisinde yer alan demiryolları da ülkenin gelişmişliğini gösteren önemli faktörler arasında yer almaktadır. Ülkemiz demiryollarına uzun süre çok fazla önem vermemiş ve bu konuda yatırımların da son derece yüksek olması sebebi ile hep ileriye dönük hedefler öngörülmüş ancak hatırı sayılır bir ilerleme sağlanamamıştır. Osmanlı zamanında ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında demiryollarına ciddi ve önemli yatırımlar yapılmıştır. Sonrasında ise; ticaret ve endüstrinin gelişimiyle birlikte ulaştırma yatırımlarından olan demiryollarına ayrılan pay ülke ihtiyaçlarının çok gerisinde kalmıştır. Asfalta yatırım, çekici ve treylere yatırım hep öncelikli olmuş.
(daha&helliip;)
Son yıllarda devlet politikalarında büyük oranda bir değişim söz konusu. Şüphesiz bunun en büyük sebebi 3 dönemdir iktidarın tek bir partide olması. Ve bu durum geride bıraktığımız yıllarda Türk dış politikasını daha geniş eksenli ve daha kapsayıcı bir hale getirirken, ülke içinde yapılan bazı değişimler de şüphesiz ülkemizin kaderinde önemli bir rol oynuyor.
Bu değişimlerin en başında gelenlerden biri de yapılan ve hala yapılmaya devam eden ‘özelleştirmeler’. Şöyle bir bakıyorumda özelleştirme adına neleri elden çıkarmadık ki; Türk Telekom’dan Tüpraş’a, Petkim’den Mersin Limanı’na kadar bir çok kurum; devletin işi işletme yönetmek değil diyerek farklı firmalara ve yabancı devletlere verildi. Yapılan bu özelleştirmelerin doğruluğu, getirisi elbette sorgulanabilir ama benim konum; nedense özelleştiremediğimiz ya da en azından serbestleştiremediğimiz demir yolları.
(daha&helliip;)