“Kesin kararlı olmak” veya “artık geri dönüşü olmamak” anlamlarında kullanılan “gemileri yakmak” deyiminin nereden kaynaklandığını çoğu kişi bilmez.
O zaman hikayesini kısaca anlatayım;
711 yılında Tarık bin Ziyad komutasındaki Müslüman ordusu, fetih için kuzey Afrika’dan gemilerle Avrupa’daki İber Yarımadasına geçer. Karaya çıkar çıkmaz da, Tarık bin Ziyad tüm gemilerin yakılmasını emreder ve gemiler yakılır.
Buradaki amaç, askerinin denizde demirli gemilere güvenip geri dönebilme ihtimalini aklından geçirmemesi ve bu sebeple savaş ve fetih motivasyonunu düşürmemesidir.
Nitekim başarılı da olunur. Yaklaşık 750 yıl sürecek Endülüs Emevi Devletinin temelleri bu yarımadadaki Vizigot krallığı yıkılarak atılır. Ki bilen bilir, islam medeniyetinin çok üst seviyelere ulaşması bu yeni devlet altında gerçekleşecektir. Abbas Kasım İbn Firnas, Muhyiddin İbn Arabi, Zerkali, İbn Rüşd, İbn-i Cübeyr, İbn-i Tufeyl gibi çokça gökbilimci, matematikçi, alim o topraklarda neşet etmiştir. O dönem Avrupa’nın en temiz ve güzel şehirleri şimdiki İspanya ve Portekiz sınırlarını kapsayan bu bölgede yer almıştır.
Ama maalesef toplanan çok büyük haçlı orduları ile bu medeniyet toptan yok edilecek ve yapılan kıyımlarla Avrupa’nın bu bölgesindeki Müslüman hakimiyetine son verilecektir.
Bir küçük dip not: O sırada Memlüklülerle uğraşan Osmanlı Devletinin çabaları da bu yenilginin engellenmesinde maalesef sonuç vermemiştir ve 1492 yılında başkent Gırnata (Şimdiki Granada) haçlılara teslim olmuş, Endülüs’teki İslam medeniyeti sona ermiştir.
Osmanlının yapabildiği, donanması ile, yollara düşen 300.000 kadar müslümanı, Fas ve Cezayir’e nakletmek olabilmiştir. Bu kadar kişinin de katliama maruz kalacağını düşünürseniz, bu bile bir şeydir.
Konumuza dönersek; Süveyş Kanalı ile birlikte dünyadaki en önemli deniz geçiş yeri Cebelitarık boğazından bahsedeceğimi anlamışsınızdır. Ve yine anlamışsınızdır ki bu boğaz, ismini gemileri yakan Tarık bin Ziyad’dan almıştır. Kelimenin aslı “Cebel-ü Tarık” yani “Tarık’ın Dağı”dır.
Tarık, boğazın güvenliğini sağlamak için burada boğazın kuzeyinde bir kale yaptırmıştır.
Kale, 1462 yılında Müslüman Araplardan İspanyollara geçmiş 1502’de resmen İspanyol topraklarına katılmıştır. 1704’te Birleşik Krallık-Hollanda deniz kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir, 1713 tarihindeki antlaşmayla İspanya kaleyi Birleşik Krallık’a iade etmeyi kabul etmiştir.
Şu anda Cebeliktarık, İspanya’dan ayrı çok küçük özerk bir bölgedir ve buranın statüsü iki ülke, İspanya ile İngiltere arasında hala tartışmalıdır. Sadece 6 km² yüzölçümü, 35.000 nüfusu olmasına rağmen, ülke olarak bayrağı ve marşı bile olan Cebelitarık, dünya üzerinde çok küçük yer kaplamasına rağmen ticaret gemileri ve olası savaş gemilerinin kontrolünü elinde bulundurur. Yani çok kilit bir geçiş yerine sahiptir. 1967 ve 2006 yıllarında yapılan referandumlarda Cebelitarıklılar, Birleşik Krallık yönetiminde kalma yönünde karar almışlardır.
Süveyş kanalının açılmasından sonra çok daha fazla önem kazanan Cebelitarık Boğazı, doğunun Atlantik’e açılan kapısıdır. Akdeniz’e giren gemiler bu kanaldan geçerek Alman, İngiliz, İskandinav ve Amerikan limanlarına ulaşabilmektedir.
Dünyanın ilk “İş Geliştirme Müdürü” Portekizli kaşif Vasco da Gama derki; “Sen lojistiği koli bantlamayla, kamyon çağırmaktan ibaret mi sandın yeğenim ? O zaman bu işi pek anlamamışsın.”
Kaynak: Vikipedia