“Kesin kararlı olmak” veya “artık geri dönüşü olmamak” anlamlarında kullanılan “gemileri yakmak” deyiminin nereden kaynaklandığını çoğu kişi bilmez.
O zaman hikayesini kısaca anlatayım;
711 yılında Tarık bin Ziyad komutasındaki Müslüman ordusu, fetih için kuzey Afrika’dan gemilerle Avrupa’daki İber Yarımadasına geçer. Karaya çıkar çıkmaz da, Tarık bin Ziyad tüm gemilerin yakılmasını emreder ve gemiler yakılır.
Buradaki amaç, askerinin denizde demirli gemilere güvenip geri dönebilme ihtimalini aklından geçirmemesi ve bu sebeple savaş ve fetih motivasyonunu düşürmemesidir.
Nitekim başarılı da olunur. Yaklaşık 750 yıl sürecek Endülüs Emevi Devletinin temelleri bu yarımadadaki Vizigot krallığı yıkılarak atılır. Ki bilen bilir, islam medeniyetinin çok üst seviyelere ulaşması bu yeni devlet altında gerçekleşecektir. Abbas Kasım İbn Firnas, Muhyiddin İbn Arabi, Zerkali, İbn Rüşd, İbn-i Cübeyr, İbn-i Tufeyl gibi çokça gökbilimci, matematikçi, alim o topraklarda neşet etmiştir. O dönem Avrupa’nın en temiz ve güzel şehirleri şimdiki İspanya ve Portekiz sınırlarını kapsayan bu bölgede yer almıştır.
(daha&helliip;)