Bilindiği üzere 1869 yılında Hint Okyanusu ile Akdeniz’i birleştirmek için açılan Süveyş kanalı, 146 yıldır dünya üzerindeki emtea transferleri açısından en önemli ve kritik geçiş noktalarından birisidir. Zira böyle bir kanal olmasaydı, örneğin Japonya’dan, Çin’den, Hindistan’dan gemilere yüklenen malzemelerin ülkemize, Avrupa’ya, Rusya’ya, Kuzey Afrika ülkelerine ulaşması için çok daha uzun bir yol olan Afrika’nın güneyinin dolaşılması gerekecekti.(Ki 15.yüzyılda Portekizli denizciler tarafından bulunan bu Güney Afrika yolu “Ümit Burnu” olarak adlandırılmıştı.)
Bu hem gemilerin sefer süreleri uzatacaktı hem de oluşacak ilave yakıt, bakım, personel masrafları sebebiyle navlunları da artıracaktı.
Şu anda Mısır Devleti hakimiyetindeki Süveyş’i daha iyi anlamak için önce Mısır’ın yakın tarihini bilmemiz gerekir sanırım;
1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Ridaniye Savaşı ile Memlûk Sultanlığı’nı yıkarak burayı Osmanlı topraklarına katması sonucunda Osmanlı’nın bir eyaleti olur, Mısır.
Uzun süre, İstanbul’a bağlı bir eyalet olarak varlığını sürdürür.
1798 yılında Napolyon komutasındaki Fransız ordusu tarafından işgale uğrar.Yalnız Fransızlar burada tutunamayıp geri çekilecektir.
1805 yılında eyalet valisi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa , bağımsız hareket etmeye başlayacak ve sonunda Osmanlı’ya isyan edecektir.Kavalalı’nın sahip olduğu önemli askeri güçten dolayı kendisi ile bir anlaşma imzalanmak durumunda kalınır.
Bu anlaşma ile Mısır’a “eyalet” in çok ötesinde özel bir statü olan “hidivlik” verilir ve 1841’de iç işlerinde tamamen, dış işlerinde kısmi olarak serbest olan bir “Mısır Hidivliği” kurulur.
Osmanlı’nın da desteği ile, Hidivlik sınırları içerisinde Fransız şirketler aracılığı ile Süveyş Kanalı açılır.Bu şekilde ticari gemiler rotasını tamamen bu kanala çevirecek ve Akdeniz yeniden eski önemine kavuşacaktır. Lakin tüm bunlar büyük devletlerin gözünü bu bölgeye dikmesine yol açar.
Ve 1882 yılında, İngiltere, Mısır’ı işgal eder.
Aslında Fransa buraya ilgisini hiç kaybetmemiştir ama İngilizler daha erken davranır ve 32 sene buradaki işgalci konumunu sürdürür. İngilizler, diğer büyük devletlerin tepkisini daha fazla çekmemek için, Mısır’ın mali durumunu düzelterek dış borçlarını düzenli olarak ödemeye başlamasını sağlar. En önemlisi Süveyş Kanalı’nı hem barış, hem de savaş döneminde açık tutma sözü verir.
I. Dünya Savaşı’nda Osmanlılara savaş açtıktan hemen sonra resmen “himaye” yönetimini ilan eden İngilizler, Abbas Hilmi Paşa’yı hidivlikten uzaklaştırarak amcası Hüseyin Kamil’i sultan unvanıyla başa geçirirler. Böylece İngiliz güdümündeki Mısır Sultanlığı kurulmuş olur.
1.Dünya Savaşına Almanların yanında giren Osmanlı Devleti, birincisi 1915’de ve ikincisi 1916’da olmak üzere Süveyş Kanalı’na iki harekat düzenler.
Harekatların öncelikli amacı, İngilizleri Mısır’da tutarak, batı cephesine kuvvet göndermelerini engellemektir ancak ikinci hedef, mümkün olursa, elden çıkan Mısır’ı yeniden kurtarmaktır. Eğer kanal geçilebilirse, Mısırlı yurtseverlerin Osmanlı ordusunun yanında, Büyük Britanya’ya karşı ayaklanacağı umulmuştur. 1.Harekât, Cemal Paşa’nın komutasında, ikinci harekat Alman Miralayı Kressenstein komutasında gerçekleşir. Osmanlı birinci harekata 25.000 askerle, ikincisine 10.000 askerle katılır.
Her iki harekatta da ağır kayıplar verilerek geri çekilmek zorunda kalınır.
Tüm savaşlar bittiğinde Mısır’ın 1922 yılında bağımsız bir devlet olmasına karar verilir.
Lozan Antlaşması’nın 17. maddesinde “Türkiye’nin, Mısır ve Sudan üzerindeki bütün hak ve dayanaklarından feragatinin hükmü 5 Kasım 1914 tarihinden geçerlidir” hükmü yer almıştır.
1869 yılında uzunluğu 164 km, derinliği 8 metre olarak inşa edilen kanal, yıllar süresince geçirdiği revizyonlar neticesinde 2010 yılından itibaren, uzunluğu 193 km , derinliği 24 metre, yüzeydeki genişliği 313 metre olarak hizmetini sürdürmektedir.
Günlük 7 milyon dolar kazancıyla Mısır için büyük bir gelir kaynağıdır. Öyle ki, Mısır ekonomisine 3. büyük döviz girdisi bu kanaldan gelir.
Yakın zamanda Mısır’da meydana gelen siyasi çalkantılar ve daha geçen hafta Kızıldeniz’e kıyısı olan Yemen’e yapılan müdahaleler bize bu geçiş hattının, daha uzun yıllar stratejik, jeopolitik önemini koruyacağını açıkça göstermektedir.
Kaynak: tr.wikipedia.org