Devletin temel görevlerinin başında vatandaşlarının huzurunu sağlamak gelmektedir. Bu huzurun içine sosyal, ekonomik, sağlık, eğitim, çevre gibi unsurların da girdiğini biliyoruz. Devletin buna eşit ikinci görevi de, ülke ekonomisine destek olmaktır.
TCDD, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları kurumumuz da demir yolu ulaşımının ve taşımasının tekeli olarak, bu iki temel görevi üstelenmiştir. Bir yandan yolcuları ekonomik, çağdaş, hızlı, rahat bir ortamda taşırken, vatandaşlarının ulaşım ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Diğer yandan da demiryolu yük taşımasını geliştirerek ve yaygınlaştırarak ekonomiye destek vermek durumundadır. Yaklaşık son 8-10 yıldır bu amaçla bir yeniden yapılanma çalışmasına girilmiştir. Özel sektöre kendi vagonuyla taşıma yapma fırsatı verilmiş, yük tekeli kısmen kırılmış, Demir Yolu Kanunu meclise teslim edilmiş, hızlı tren hatları yolculara hizmet vermek üzere inşa edilmeye başlanmış, hareket dairesinin adı yük dairesi olarak değiştirilmiş ve yüke özel önemli bir proje başlatılmıştır.
(daha&helliip;)
Bir ülkenin gelişmişliğini gösterir pek çok faktör vardır şüphesiz. Eğitim düzeyi, kültür seviyesi, kitap okuma oranı, çevre sağlığına verdiği önem, çocuklara ve kadınlara verilen değer, engelliler için sağlanan çağdaş yaşam imkanları vs. Hiç şüphesiz bir ülkenin gelişmişliğini gösteren başka faktörler de var; ticaretin gelişmişliği ve ticaretin yapılabilmesini kolaylaştırmak. Taşıma alt yapısı, araçların gelişmişliği, liman ve hava limanlarının modernliği, yolların kalitesi gibi. Tüm bunlar içerisinde yer alan demiryolları da ülkenin gelişmişliğini gösteren önemli faktörler arasında yer almaktadır. Ülkemiz demiryollarına uzun süre çok fazla önem vermemiş ve bu konuda yatırımların da son derece yüksek olması sebebi ile hep ileriye dönük hedefler öngörülmüş ancak hatırı sayılır bir ilerleme sağlanamamıştır. Osmanlı zamanında ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında demiryollarına ciddi ve önemli yatırımlar yapılmıştır. Sonrasında ise; ticaret ve endüstrinin gelişimiyle birlikte ulaştırma yatırımlarından olan demiryollarına ayrılan pay ülke ihtiyaçlarının çok gerisinde kalmıştır. Asfalta yatırım, çekici ve treylere yatırım hep öncelikli olmuş.
(daha&helliip;)
Son yıllarda devlet politikalarında büyük oranda bir değişim söz konusu. Şüphesiz bunun en büyük sebebi 3 dönemdir iktidarın tek bir partide olması. Ve bu durum geride bıraktığımız yıllarda Türk dış politikasını daha geniş eksenli ve daha kapsayıcı bir hale getirirken, ülke içinde yapılan bazı değişimler de şüphesiz ülkemizin kaderinde önemli bir rol oynuyor.
Bu değişimlerin en başında gelenlerden biri de yapılan ve hala yapılmaya devam eden ‘özelleştirmeler’. Şöyle bir bakıyorumda özelleştirme adına neleri elden çıkarmadık ki; Türk Telekom’dan Tüpraş’a, Petkim’den Mersin Limanı’na kadar bir çok kurum; devletin işi işletme yönetmek değil diyerek farklı firmalara ve yabancı devletlere verildi. Yapılan bu özelleştirmelerin doğruluğu, getirisi elbette sorgulanabilir ama benim konum; nedense özelleştiremediğimiz ya da en azından serbestleştiremediğimiz demir yolları.
(daha&helliip;)
Avrupa Birliği, taşımanın hava kirlenmesindeki etkisini azaltmayı, üretilen Karbon Monoksit ve Karbon Dioksit ’in salınımını minimize etmeyi planlıyor. Bir yerde Green Lojistik, Çevreci Lojistik adını verdiğimiz bu yeni uygulama, taşıma sırasında havaya salınan egzoz gazının içindeki Karbon Oksitlerinin miktarını azaltmayı hedeflemektedir.
Karbon salınımını azaltmak için daha düşük Karbon salınımlı motorlar geliştirilmekte, daha verimli araçlar kullanılmakta, araç ölçüleri büyütülmektedir. Havaya salınan Karbon gazlarının azaltılmasının bir diğer yolu da deniz, demiryolu taşımasının ton-km olarak yüzdesinin arttırılmasıdır. Yani uzak mesafelere yapılan taşımaların kara yoluyla değil, ton-km başına daha düşük yakıt tüketen gemi ve demiryollarıyla yapılmasıdır. Karayolları kısa mesafede kapıdan kapıya taşıma yaptığımız bir sistem iken; uzaklığı 300 km’yi aşan mesafelerde yükleme noktasından istasyona veya limana kadar kara yoluyla taşıma yapılması, limandan, istasyondan indirme adresine kadar yine kara yolu ile taşınması gerekmektedir. Bu yolla hem maliyetler düşecektir, hem de hava kirliliği azaltılacaktır.
(daha&helliip;)
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kişilerin yatırım yapacak sermaye birikiminin olmadığı, bankacılık sisteminin henüz oluşmadığı dönemde; lojistik konusundaki temel yatırımları devlet eliyle yaptık. Önce limanlar inşa ettik. Planlanırken büyük düşünülen, ancak daha sonra arka alanlarını kullanmak zorunda kaldığımız limanlar. Şimdi şehir içine sıkışmış duruyorlar. Bu limanların hepsine demiryolu taşıdık ve işletmelerini de TCDD’ye verdik. Büyük fabrikalar kurduk. Demiryolu ağımızı bu fabrikalara kadar götürdük.
(daha&helliip;)