Bildiginiz üzere incoterms 2010 ile dış ticarette teslim şekilleri son durumuna ulaşmıştır.Fakat çokça lojistik uzmanı veya yöneticisinin kafasında bu tanımların hala netleşmediğine şahit olmaktayım.Bu yazıda en çok tartışma konusunu olan iki tanesinden bahsedeceğim.
Biri EX WORKS; Satıcının adresinden veya deposundan teslim anlamına gelen bu teslim şeklinde nakliye sorumluluğunun yanında çıkış ülkesinde yükleme ve gümrükleme de ithalatçıya aittir. Ama pratikte süreç şöyle işler; Türk ithalatçı, anlaştığı nakliyecinin aracını firmaya gönderir ve satıcıdan malı araca yüklemesini bekler. Fakat ihracatçıdan şu yönde bir cevap alması sıkça karşılaşılan bir durumdur; “Benim anlaşmam fabrika veya depo teslim. Dolayısıyla bu malzemeleri vinç tutup araca yüklemek sizin sorumluluğunuzdadır”.
Haklı mıdır? Evet malesef haklıdır.Aynı durumda Türk ihracatçısı olsa hiç teslim şeklinin kapsamına bakmaz ve belki müşterisini memun etmek için, belki alışılmış bir teyamül olduğundan Exworks sattığı malı gelen araca derhal yükler. Bu bir “favor” yani jesttir ve çoğu zaman bizim ihracatçımız jest yaptığının farkında bile olmaz.
Aynı şekilde bu teslim şeklinde ihracat gümrüklemesi de ihracatçının sorumluluğunda değildir.Yani ihracatçı pek tabi, “gümrükleme de yapmıyorum” diyebilir.Tabi bunun için önce kendi ülke kanunlarının elverişli olması gerekir.Mesela bizde bu mümkün değildir ve çıkış beyannamesini ihracatçı firma açmak zorundadır.
Türk ithalatçısı eğer tüm nakliyeyi kendisi yapmak istiyorsa en uygun incoterm bence FCA’dır. Yani sözleşmesinde teslim şeklini “FCA Faciliy Adress” yazarak yapmak isteği taşımayı pek tabi yapabilir.
Exworks’te ısrar edilecekse yanına bir parantez açıp “including loading and export customs operation” yazmak sorunu aşmaya yarayabilir.
Bahsedeceğim diğer teslim şekli: DDP. Bu da yanlış anlaşılan teslim şekillerinden biridir. Yani bir Türk ithalatçısının yurtdışındaki bir satıcı ile DDP olarak bir anlaşma yapmasının şu an pratikte bir karşılığı yoktur. Bu teslim şeklinde; alıcı ülkesinde yani varıştaki gümrükleme de satıcıya aittir ama maalesef Türkiye gümrük regülasyonunda bunun şu an için imkânı bulunmamaktadır. Alıcı firmanın yetkili gümrük müşavirinin evraklarıyla birlikte gümrüğe başvurup ithalatı tamamlaması gerekir.
Bunu aşmak için bazı yollar ileri sürerler. Mesela yurt dışındaki satıcı firmanın Türkiye’de ofisi veya temsilcisi varsa ithalatı o yapmakta ve faturayı alıcıya bu firma kesmektedir. (Örneğin XX Amerika, malı XX Türkiye’ye satar. İthalatı XX Türkiye yapıp malzemeyi alıcıya yurtiçinde satış yapar.) Ama malesef bu durumda, artık dış ticaret değil bir yurtiçi ticaret işleminden bahsedebiliriz. Söz konusu teslim şekli de artık DDP değil , “adres teslimi” veya “saha teslimi” diye adlandırılır. Zira alıcı mal bedelini yurtdışına değil, Türkiye’deki temsilcisine transfer edecektir. Yani para yurtiçinde kalacaktır.
Alıcının tüm masrafları satıcıya yükleyebileceği incoterm ancak DAP olabilir. Yani yurtdışındaki satıcı, malı alıcıya nakliyeyi kendi üstlenerek sevk eder. Malzeme, Türkiye’de gümrüğe ulaştığında alıcı ithalatı yapar ve satıcının nakliyecisine ithalat işlemini bitirdiğini bildirir. Gümrük işleminden sonra malzemenin limandan, havaalanından veya TIR gümrüğünden sonra alıcının lokasyonuna kadarki son taşımayı yine satıcının nakliyecisi yapar.