Lojistik yönetimi; Tedarik zinciri yönetiminin bir parçası olarak, müşteri ihtiyaçlarının karşılanmasında, ürünlerin başlangıç noktasından tüketildiği noktaya kadar ileri-geri hareketi, depolama-dağıtım faaliyetinin etkili ve verimli bir şekilde planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir.
İdeal bir lojistik yönetiminde doğru ürünün, doğru zamanda ve düşük maliyet ile bulunması önemlidir. Dünya’da gelişen ticaret ağı, ekonomik ilişkiler, ihtiyaçlar ve bununla paralel olarak sürekli güncellenen mevzuatlar göz önüne alındığında, gümrükleme süreçleri de lojistik yönetiminin artık ayrılmaz bir parçası olmuş durumdadır.
Türk ekonomisinin 80’li yılların sonları itibari ile global dünya ile daha fazla entegre olması lojistik sektörünü de, ekonomimizin parlayan yıldız sektörlerinden birisi haline getirmiştir. Sektör de bu dönemde zaman kavramı önemli bir avantaj unsuru haline gelmeye başlanmıştır. 2000’li yıllarda ise artık zaman-süre kavramları yeterli olmamaya başlamış ve müşterilerin pazarını geliştirici bir hale de bürünmesi zorunlu olmuştur.
Bugün gelinen noktada fark yaratmak, firmaların daha farklı iyileştirme yoluna gitmesine, katma değer yaratacak faydalar sağlamasına, dolayısı ile lojistik yönetiminde “inovasyona” bağlı olmaktadır.
Müşterilerin güncel beklentilerini yerine getirmek, istediği fiyatı ve hizmeti kendisine sağlamak belli zaman sonra arada bir kısır döngü ve zaman içinde alışılmış, durağan bir iş akışı ile birlikte müşteri memnuniyetsizliğini de getirecektir.
Lojistik firmalarının sürdürülebilir bir büyüme, karlılık ve rekabet avantajı sağlamaları için en önemli etken, sadece firmanın genel prensip olarak değil, tüm çalışanlar ile “Çözüm Odaklı, İyileştirme ve Geliştirme” odaklı olmaları gerekmektedir.
Burada sergilenecek yaklaşım; beklenmeyen cevabı vermek, farklı çözümler önermek şeklinde olmalıdır. Tüm taşıma modlarında kara-deniz-hava fark etmeksizin konsolidasyon, ambalajlama, kap sayısı ve ölçü değişikliği, sevkiyat günlerinin gözden geçirilmesi, yükleme şekillerinin çeşitlendirilmesi, taşıma modları arasında geçişin sağlanması, depolama çözümleri ve ürüne duyulan ihtiyaç doğrultusunda sevkiyat zamanının değiştirilmesi şeklinde ki çözümler fark yaratacaktır.
Çok genel bir ifade ile Çin’den çok kısa zaman içinde 1 konteynerin Türkiye’ye taşıma fiyatı 3’te birine düşebilmekte veya 2-3 misli artış mümkün olabilmektedir.
Parsiyel karayolu yüklerin konsolide edilmesi ile komple sevkiyata oranla daha uygun maliyetle transit sürenin yakalanması mümkün olabilir. Havayolu da ürün miktarı, toplama ve teslimat noktalarına bağlı olarak kara yolundan çok daha ucuz ve hızlı olabilmektedir veya bunun tam tersi kara yolu ile hava yoluna göre daha hızlı ve ekonomik çözümler mümkündür.
Bu tür çözüm önerilerini alan müşteriler %3 ila %5 indirim sağlamak için lojistik firmalarına sürekli baskı yapmak yerine beklediğinden fazlasını alacak ve çözüm karşı taraftan geldiği için de güven-bağlılık-ilişkilerin kuvvetlenmesi ve rekabetin ortadan kaldırılması gibi çok olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ortaya çıkan bu tabloda maddi manevi tüm iyileştirmeler, çözümü ortaya koyan lojistik firmasının kar marjına da aynen yansıyacaktır.
Bunları sağlamak için işin en başında lojistik firmalarının çalışanlara, sektöre ve piyasaya bakış açılarını değiştirmeleri gerektiği düşüncesindeyim. İK yetkililerinin personelin daha ilk işe alımında inovatif ve gelişime açık bir bakış açısına sahip kişilerin alımına önem vermeleri gerekir. Gelişim, değişim ve fark yaratmaya açık olamayan bir çalışan grubundan hiçbir şirket inovatif bir bakış açısı, çözüm, gelişim, değişim ve müşteri odaklı olmasını beklememelidir.
Lojistik firmaları müşterileri için LOJİSTİK LABORATUVARI görevini üstlenmeye mecburdur.
Unutmayalım ki pencereden bakarken sadece sokağı görürüz. Binanın tam önünü görmemiz için pencereden kafamızı çıkartmak gerekir, çok daha ileriyi görmek için ise ufka çok daha dikkatli bakmalıyız.