Bir gününüz nasıl geçiyor? Sıklıkla yaptığınız işler neler? Sevdiğiniz okulda & bölümde okuyor musunuz veya her gün gitmek zorunda olduğunuz işiniz var mı? Hangi tür yiyeceklerden hoşlanırsınız?
Şimdi siz bir yandan bu soruların cevaplarını düşünürken bir yanda da sormamdaki amacın ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyorsunuz. Yazımda anlatacağım konu, sizin ve bizim hayat noktamız. Var olma sebebimiz. Olmazsa olmazımız. Çünkü o olmazsa insanlık durur. Hayat dengesi alt üst olur. Yaşam ve tüm canlılık sona erer. O ne mi? O LOJİSTİK. Peki, lojistik hayatımızın neresinde? Haydi, gelin birlikte irdeleyelim, birlikte öğrenelim.
Her insan her canlı gibi doğar, yaşar, büyür ve ölür. Bu dört aşamanın her anında lojistiğin rolü yadsınamaz. Şöyle anlatayım; doğmamış olan bir bebek anne karnındaki gelişimini tamamlayabilmesi için 9 aylık bir sürece ihtiyacı vardır. Bunu depolanmak olarak adlandırabiliriz. Anne adayı bu süreç içinde bebeği için bir takım hazırlıklar yapar. Bebek kıyafetleri, yatak odası, oyuncakları, bebek bakım ürünleri vs. talep doğrultusunda öncelikle tahminlerde bulunur, ihtiyaç planlaması yapar ve satın alır. Derken doğum anı anne hastaneye ulaştırılır ve bebeği ile yeni yaşamına başlar.
Diğer bir yandan (kötü bir örnek olacak ama en vurgulayıcı anlatım olacağı için kusura bakmayın) hayatın acı gerçeği olan öteki dünyaya göç durumu vardır. Vefat eden kişinin yakınları onun için helva kavurur, lokma döktürür, dualar okur. O helvanın paketlenmesi, üretim planlanması, stoklanması, malzeme işlemleri, siparişi, dağıtım planlanması gibi durumları mevcuttur.
İşte doğumdan ölüme kadar ki tüm süreç lojistiği kapsar. Lojistik aktivitelerine işaret eder. Şu anda bu yazıyı okumanız için gerekli ekipmanlar da lojistikten geçti. İçtiğiniz suyun, yediğiniz ekmeğin, giydiğiniz kıyafetin size ulaşana kadar ne tür yollardan ne tür lojistik aktivitelerinden geçtiğini hiç düşünmüş müydünüz?
Lojistik sadece taşımacılıktan ibaret değil hayatımızın ta kendisidir. Başa dönersek; lojistiği hayatımızdan çıkartsak ne olurdu? Ben söyleyeyim. Dünya üzerinde yaşam dururdu.
Lojistik kelimesi Latin kökenlidir. “Logic” anlamındaki mantık ve “Statistics” anlamındaki istatistik kelimelerin birleşiminden doğan bir kelimedir. Yunanca da “Logistikos” olan kelimenin tam anlamı “mantıklı hesap” demektir. Bir başka deyişle “hesap kitap yapma bilimi” ve “hesapta becerikli” diye de adlandırılabilir.
Lojistik genel tanımı ile; bir ürünü doğru zamanda, doğru miktarda, doğru yere, doğru şartlarda, doğru maliyetle, doğru müşteriye, doğru ürünün ulaşmasıdır.
Lojistik aslında yüzyıllar öncesine dayanan bir kavramdır. Savaşlarda, askeri alanlarda sıklıkla kullanılan bu kavramın esas çıkış noktası II. Dünya savaşıdır. O sırada ne kadar kıymetli ve gerekli bir kavram olduğu ortaya çıkmış ve artık lojistiğe bilimsel bir gözle bakılmaya aynı zamanda da uygulanmaya başlanmıştır. Peki, ordular lojistiğe neden ve nasıl ihtiyaç duymuştur?
Savaş esnasında kalabalık ordudan çok savunma sanayisinin yani silahların, araç ve donanımlarının öneminin çok daha büyük olduğunu anlamışlardır. Yani 100.000 kişilik sadece silahlarıyla dolu askeri orduyla mı savaştan zaferle ayrılmak vardır yoksa 30.000 kişilik devasa ekipmanlara sahip orduyla mı savaş kazanılır? Bir başka deyişle ellerinde sadece birer silahla birer tüfekle 80.000 askerin savaşa gitmesiyle; bazuka, el bombası, zırhlı personel taşıyıcı, makineli tüfek gibi teçhizatı olan ve sadece 20.000 askeri güce sahip bir ordunun savaşması ve zaferle dönmesi arasında sizin de tahmin edebileceğiniz gibi çok ciddi ve bariz fark vardır.
Diğer bir yandan devasa savaş ordusunun gıda hizmeti, barınacakları yer gibi temel ihtiyaçlarına da cevap vermek gerekliydi. İşte tüm bunların doğrultusunda lojistik desteğin zaruri bir ihtiyaç olduğu kanısına varıldı. Çünkü mükemmel bir lojistik desteği olmadan zafer meşalelerinin yanamayacağını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.
II. Dünya savaşı sonrasında ABD’de lojistiğin öneminin ne kadar büyük olduğunu gördü ve 1960 yılından günümüze kadar süre gelen lojistik hizmetlerinden faydalanmaya başladılar. Böylece lojistiğin ne kadar kıymetli bir kavram olduğu tüm dünya öğrenmiş oldu.
Değerli okuyucularım; umarım “lojistik” teriminin ne anlama geldiğini ve öneminin yadsınamayacak derecede ne kadar büyük olduğunu az çok anlatabilmişimdir. Bundan sonraki yazımda Lojistik ve Tedarik Zinciri arasındaki bağı anlatan kendimce paylaşımda bulunmayı planlıyorum.
Kendinize iyi davranın ve beni takipte kalın.
İçinde bulunduğumuz modern çağ, çokça kavramın için boşalttığı gibi çokçasının da içini gereksiz yere doldurmaktadır.
Geçenlerde gitar çalıp söyleyen bir sanatçımızın “rock bir müzik türü değil, yaşam tarzıdır” sözüne denk geldiğimde bu fikrim daha bir pekişti.
Bunun gibi ortada gezen sözlerden biri de “lojistik bir sanattır” şeklindeki yaklaşım.
Durumu irdelemek için önce sanat nedir, ona bakmamız gerekir diye düşünüyorum;
Duygu, düşünce, coşku ve hayallerin ses, söz, çizgi, renk, biçim, ritim gibi unsurlarla güzel, özgün ve etkileyici biçimde ifade edilmesi, sanat olarak adlandırılır.
Sanatın ayırıcı özeliği; günlük, basit, sıradan şeylerin üstünde olmasıdır.
Tamam, bir iş, bir meslek ya da operasyonda, güzel ve etkileyici niteliklerin bulunması, onu sanata yaklaştırır. Kabul. Yani insan, bir işi ne kadar yüceltebiliyor, ona ne kadar güzel, etkileyici ve özgün bir hava katabiliyorsa, sanat gerçeğine de o kadar yaklaşıyordur.
Ama yapılan, başka bir şeydir.
(daha&helliip;)
“Eyvah telefonumu da evde unutmuşum” dedi genç kız. Uzun süre çantasında aramış, bulamamıştı. Ütü’yü fişte unuttuğunu düşünüyordu ve arayıp durumu uyuyan annesine haber verecekti. Evden çıkalı 10 dakika olmuştu. Servis bekliyordu ve servisin gelmesine de bir dakika vardı. Yani eve gidip geri gelmesi de çok zordu.
Servisi kaçırmayı ve işe geç gitmeyi göze alarak, eve geri dönmeyi düşündü ama bu sefer de aklına, sabah genel müdürü ile gerçekleştireceği, çok önemli toplantısı geldi.
Çünkü kendisinin genel müdürüne verdiği bilgiler doğrultusunda, genel müdür, bugün patronu bilgilendirecekti.
(daha&helliip;)
Hayatta bazı şeylerin tanımı olmaz, ve olmamalıdır da. Çünkü bir şeyleri tanımlamaya başladığımızda onun sınırlarını çizer ve olanaklarını daraltırız. Eğer aklımıza herhangi bir şey geldiğinde tanımı kafamızda canlanıyorsa daha ilk etapta yapacaklarımıza sınırı koyduk demektir. Mesela binlerce yıldır her insanın kalbinde olan ‘AŞK’ ın bir tanımı hala yoktur, aslında Aşk’ı yaşanılır kılan da onun bir tanımının olmamasıdır. Her gönülde farklı yaşanır aşk; herkes için farklı anlamlar ifade edebilir. İşte bu sebepledir ki Hz. Adem’den bu yana insanlığın kalbinden hiç eksik olmamıştır.
Bende hayatımda bazı şeylerin tanımını yapmadan yaşamayı seven biriyim. Aşkın, ailenin dostluğun ve gün gelir de zihnimi daraltır, başarımı azaltır diye lojistiğin tanımını hiç yapmamaya çalıştım ve var olan tanımlarına da kafamda baş kaldırdım hep. Hiç bir zaman sınır koymadım ki gün gelir de sınırları aşmak gerekirse zorluk çıkmasın diye. Şimdiler de ileriye yönelik lojistik ile alakalı öyle tahminler ve projeler var ki eminim onlarda zihinlerinde tanımla gezmeyen akıllı insanlar tarafından tasarlanmakta.
08.10.2011 Cumartesi günü televizyon kanalları arasında turlarken TRT’de tutkum olan Türk Sanat Müziği nağmelerini duyunca durak yaptım. Canlı olarak yayınlanan programın sanatçısı Yeşim Salkım idi. Türk Sanat Müziği ağırlıklı programının şarkı aralarında çoğunluğu Üniversite öğrencilerinden oluşan seyircileri ile sohbet sırasında üniversiteye bu yıl başlayan öğrenciye hangi üniversite ve bölümde okuduğunu sorduğunda üniversitesini belirtip “Lojistik Bölümü” deyince Yeşim Salkım açık yüreklilik ile cehaletime verin üniversitelerde son zamanlarda yeni bölümler açılıyor. “Bilmiyorum” “Lojistik nedir” diye sorduğunda bu yıl okula başlayan öğrenci de bilmiyorum yanıtı verdi.
1999 yılana kadar Lojistik kelimesi ile henüz tanışmamış, taşımacı olarak anılan sektör, 1999 yılında İstanbul Üniversitesinde Lojistik bölümü açılınca, halkımız ve bilhassa üniversite çağı gelen çocuğu olan ailelerce daha sonraki senelerde bilinmeye başladı.