Bir bayram lojistiği kavramı yoktu hayatımızda, ha işte o da oldu sonunda derseniz, hiç şaşırmam. Aslında yazının başlığı espri gibi algılansa da hiç de öyle değil, yani gerçekten de bayram lojistiği diye bir deyim kullanmak bence yerinde olur. Bayram döneminin, özellikle perakende sektörü için ne denli önemli, ne denli yoğun olduğunu düşündüğümüzde, bayram lojistiğinden ne anlamamız gerektiği de zannederim ortaya çıkmış oluyor. Bayram döneminin en önemli oyuncusu da işte bu sebepten ötürü, kargo ve dağıtım sektörü olarak lojistik içerisinde yerini almakta. Perakendeciler haklı olarak, bir yandan, bayram öncesi alışveriş yoğunluğundan maksimum düzeyde fayda sağlamaya çalışırlarken, bir yandan da var olan alışkanlıklarını çok da değiştirmeden minimum stokla ürünleri depolayıp, satışı destekler bazda mağazalarına mal pompalamayı ve böylelikle stok maliyetine de katlanmamayı hedefleyince, ortaya önemli bir gerilim filmi çıkıyor. (daha&helliip;)
Geçtiğimiz günlerde, televizyon programıma Türkiye Nakliyeciler Derneği’nin sevgili Başkan’ı Erol Özçelik’i davet ettim. Kendisi ile yurt içi taşımacılık üzerine güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Bu yazımda, aklımda kalan bazı önemli noktaları paylaşmak ve dikkatinizi çekmek istedim.
Yurt içi taşımacılıkta tahmini verilere göre, 700 bin civarı aracın olduğu biliniyor. Bu sayının ne denli büyük olduğunu sanırım tasavvur edebilmişsinizdir. Böylesine büyük, böylesine önemli ve istihdam açısından da ciddi boyutta yarar sağlayan böyle bir sektör, hak ettiği yerde mi, ve bu sektördeki insanlar mutlu mu diye dönüp bir bakmak gerekiyor. Bu sektörün de çok büyük problemleri var elbette. Ancak öncesinde, son dönemlerde yaşanılan gelişmeler ile sektörde meydana gelen değişikliklere dikkatinizi çekmek istiyorum.
(daha&helliip;)