Marmaray, Marmaray, Marmaray… Üç kez Marmaray yazdığımın farkındayım. Bunun elbette bir sebebi var, ama önce şöyle bir tarihçesine bakalım Marmaray’ın. 1987 yılında ilk geniş kapsamlı fizibilite etüdüyle ana hatları belirlenen Marmaray projesinde, güncellemelerle proje aşaması 1998 yılında tamamlanmış, inşasına ise 2004 yılında başlanmış. İstanbul’un Avrupa ve Asya yakalarındaki demiryolu hatlarını İstanbul Boğazı altından geçen bir tüp tünelle birleştiren ve tamamı 76 km olan ve bir “demiryolu projesi” olan Marmaray’ın henüz hizmete açılan kısmı 14 km.lik bölümü. Hedef ise Halkalı Gebze arasında ulaşımın sağlanması.
(daha&helliip;)
Türkiye İstatistik Kurumu’nun internet sitesindeki rakamlara baktığımızda önümüze çıkan tabloyu, 40 yıla gelmiş olan dış ticaret kariyerimin ışığında yorumlamak istiyorum. Tekil bir ifade kullanıyorum çünkü bunlar benim yorumlarım.
Yıl 1923, o yıl bile ihracat yapılmış 50 milyon küsur ve ithalatımız da 86 milyon küsur ABD doları. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 58.5 olarak görünüyor. İlerleyen yıllarda, 1933 yılındaki ihracat rakamımız 58 milyon dolar ve ithalatımız da 45 milyon dolar. İlginç bir şekilde 13 milyon dolar gibi bir dış ticaret fazlamız var. 1933 yılındaki ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 128.8 olmuş. Çok ihracat yapmışız, az ithalat yapmışız. Bunu ister genç Cumhuriyetin yaptığı sanayi yatırımları sonucu ithalatın azaltılmasına bağlayın, isterseniz kemerleri sıktılar da öyle oldu deyin. Yalnız bir şeyi mutlaka yapın, savunacağınız tezin temelleri o günkü ulusal ve küresel ekonomik koşulların bilgisini taşısın.
(daha&helliip;)
Gelişen ekonomi ve jeopolitik konumu nedeniyle dünyanın en önemli lojistik merkezlerinden biri olan Türkiye’de lojistik sektörü, her geçen gün daha çok ve nitelikli insan kaynağına ihtiyaç duyuyor. Mars Logistics olarak bu yıl 11.sini düzenlediğimiz “Lojistik Vaka Yarışması” ile kariyerinizi planladığınız üniversite yıllarında sizleri yaratıcı lojistik çözümleriyle takım halinde yarışarak hem ödüller kazanmaya hem de Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi alanında kariyer imkanı sağlayacak bakış açısı kazanmaya davet ediyoruz.
Son 5 yılda ülkemizde de büyük ivme kazanan rüzgar santrali yatırımlarında işin çok önemli bir bölümünü lojistik opeasyonlar oluşturuyor.
Bu devasa büyüklükteki ekipmanların belli bir plan dahilinde yollar, denizler aşarak şantiye sahasına ulaşması büyük lojistik emek istemektedir.
Ayrıca standart bir emteanın taşınmasında navlun bedeli, mal bedelinin %0,5 ila %3 arası değişirken, bu malzemelerin navlun tutarı, mal bedelinin %10’una kadar çıkabilmektedir. Hatta yatırım Türkiye’de değil, uzak bir ülkedeyse bu oran rahatlıkla aşılabilmektedir.
Peki bu kadar özellikli olan bu malzemeler nelerdir?

Rüzgar Türbini
Bir rüzgar türbinini oluşturan ana ekipmanları alttaki gibi sıralayabiliriz;
1- Kanatlar; Her türbinde 3 adet olur.Her birinin uzunluğu yaklaşık 40 ila 50 metre arası değişir.
2- Kule segmentleri; Her türbinde 3 veya 4 tane olur.Her birinin uzunluğu yaklaşık 20 ile 40 metre arası değişir.Ağırlıkları ise 20 ile 40 ton arasıdır.
3- Nacelle; Her türbinde 1 adet olur.Ağırlığı 70 ila 90 ton arası değişir.Bir türbinin en değerli parçası budur.
4- Hub; Türbindeki kanatların takılacağı “yuva” dır ve her biri 20 ile 40 ton arası değişir.
5- Diğer elektriksel ekipmanlar; Bunlar ebat ve ağırlıklarından dolayı genelde standart tırlarla veya konteyner gemileri ile taşınabilir.
Genelde Avrupa ve uzakdoğuda üretilen bu ekipmanların taşınması break bulk taşımacılığa uygun gemilerle denizyolu olarak gerçekleşir.
Türbin üretici firmalar, genelde tüm bu ekipmanları farklı farklı lokasyonlardaki fabrikalarda üretir veya ürettirirler.Bu yüzden bu parçaların belli bir plan dahilinde farklı lokasyonlardan karayolu ile bir limana taşınması gerekecektir.Standart TIR’lar 20-25 ton alır ve boyları 13,60 metredir.Dolayısıyla bu ekipmanların taşınması için uzar dorse, low-bed gibi özel tırlar kullanılır.
Eğer tüm bu malzemelerin aynı limana getirilip buradan bir Türkiye limanına sevkedilmesi planlanıyorsa 20-30 türbinlik bir santral için 4-5 full gemi operasyonu gerekebilir.

Bir Rüzgar Türbini Kule Segmenti Taşınması
Malzemeler limanda çok hassas bir vinç operasyonu ile gemiye yüklenir.Nacelle, hub gibi mekanik özelliği olan malzemeler, yol boyu yağmur ve deniz suyundan korunması için güverte altı yüklenir.Kule ve kanatlar için bu zorunluluk yoktur.
Deniz sevkiyatının varışı , santralin kurulacağı yere yakın ve break bulk gemi operasyonlarına en uygun liman olarak planlanır.
Yatırımcı firma, bu varış limanını aynı zamanda depo olarak da kullanabilir.Gemiden indirilen malzemeler liman sahasında toplanır ve santralin kurulacağı yere, montaj ekibinin talebine göre, yine özel tırlarla peyderpey sevk edilebilir.(Eğer şantiye sahasında depolama yapılabilecek uygun bir alan varsa tüm ekipmanlar gemiden iner inmez direk şantiye sahasına taşınıp, orada da depolanabilir.)

Bir Rüzgar Türbini Kanadının Taşınması
Tüm bu süreçlerde; ekipmanların hem karayolu taşıma yapacak araçlara hem gemiye “lashing” olarak tabir edilen uygun şekilde sabitlenmesi çok önemlidir.
Ayrıca tüm yükleme boşaltma operasyonları sırasında third party bir gözetim firması tarafından işlemlerin nizami yapıldığına dair rapor tutturulması sigorta teminatı açısından da uygun olacaktır.
Alttaki haritada; Almanya içerisinde 4 ayrı lokasyondan toplanan ekipmanların tırlarla Hamburg Limanı’na taşınması , oradan gemi ile İzmir Limanı’n sevkedilmesi ve burada gemiden tahliye edildikten sonra karayolu ile Kütahya’ya taşınmasını kabaca görebilirsiniz.
İhracat yapsın yapmasın birçok KOBİ sahibi ve yöneticisi dostumuz yeni pazarlar bulmak için ayağa kalktıklarında akıllarına ilk takılan soru “Nasıl yapsak da hata yapmasak” oluyor.Sohbetlerimizin ana konusu, bu işin inceliklerini nasıl kavrarız oluyor. Burada vereceğim cevaba, yıllar önce çocuklarımın seyrettiği bir programdan alıntı yaparak sözlerime “Bilginin Gücü Adına” diye başlamak istiyorum.
“Bilgi” diye başlıyorum çünkü bilginin gücünün insanlara birçok şeyi yapma yeterliliğini verebileceğini düşünüyorum. Uluslararası ticaret konusu da o kadar geniş ve o kadar detaylı ki bilgi sahibi olduğunuzu düşündüğünüz konularda bile her an yeni bir şeyler ile karşılaşmak mümkün olabiliyor. Uluslararası ticarette,üretim noktasından başlayarak, malların alıcının deposuna inmesine geçene kadarki süre içerisinde yapılan uygulamaların ve bu uygulamalara katılan tarafların çeşitliliğini derinlemesine düşündüğümüzde “Vay be…” dememek mümkün değil. Bu nedenledir ki ihracata başlıyor da olsanız, yapıyor da olsanız bilginizi sürekli güncellemenizi salık veririm.
(daha&helliip;)