2014 yılı Lojistik Performans İndeksine göre, 160 ülkede yapılan 6.000 den fazla değerlendirme neticesinde ilk 10’a giren ülkelerin aynı zamanda ihracat sıralamasında da ilk sıralarda yer alan ve gelişmiş ülkeler olduğu gözlenmiştir. Öte yandan 28 AB üyesinin 15’i ve 34 OECD üyesinin 23’ü ilk 30’da yer bulmuştur.1 Bu endeksin altı değerlendirme bileşeninden biri de ‘Gümrüklerin ve Gümrükleme Sürecinin Etkinliğidir’. Türkiye bu sırlamada 30’uncu sıradadır. Türkiye’nin ihracat sıralamasına baktığımızda durum aşağı yukarı aynı gibidir. Türkiye’nin 2023 500 milyar USD ihracat hedefi için ilk 10 sırayı zorlaması yâda en azından ilk 10 ekonomi arasına girmesi gerektiği düşünülmekte. Buradan hareketle, gümrüklerin ve gümrük hizmetinin aslında küresel tedarik zincirini ve performansını direk etkilediği aşikâr bir şekilde görülmektedir.
Ülkemizde gümrükleme hizmeti AB ve ABD ülkelerine kıyasla daha farklı bir yapıya sahiptir. Bu ülkelerde Lojistik şirketleri genelde 3PL yapıya sahip olup bünyelerinde gümrük müşaviri bulundurmak suretiyle yine aynı isim ve çatı altında gümrükleme işlemi yapabilmektedirler. Dünyanın en büyük 3PL Şirketlerinin tamamına yakın bir kısmı aynı zamanda Türkiye’de de hizmet vermekte fakat gümrükleme işlemi yapamamaktadır. Diğer bir taraftan gümrükleme işlemlerini ülkemizde yerleşik yerel gümrük müşavirliği şirketleri yapmaktadırlar. Her ne kadar bu gümrükleme şirketlerine lojistik hizmeti yapma izni verilmiş olsa bile birçoğu uluslararası büyük sermayeli 3PL şirketleri ile rekabet edememektedirler. Şu an ki meri mevzuat yerel gümrükleme şirketlerinin lehinedir. 3PL şirketlerinin bazılarının yine kendi gruplarında yerel gümrükleme şirketleri vardır. Hatta Türkiye’nin en büyük gümrükleme şirketlerinden biri de bu dünyaca ünlü 3PL lojistik şirketinin uzun yıllar acenteliğini yapmıştır. Halende gümrükleme işlemlerini yapmaktadır. Gümrükleme ve uluslararası Nakliyenin farklı şirketlerce yapılması entegre lojistik açısından büyük sıkıntılar doğurmuştur. Özellikle lojistik için en önemli girdi ve çıktı olan bilginin işlenmesi, paylaşılması açısından zorluklar yaratmıştır.
UND’nin internet sayfasında “Kurumsallaşma ve Rekabet Gücünü Arttırma Desteği Projesi Anketi” ve “Türkiye Lojistik Sektörünün Rekabet Gücü Analizi Araştırması” adında iki çalışma var. Birincisi çalışma 05.12.2012 ve ikincisi çalışma ise 02 Nisan 2013 tarihinden itibaren internet adresinde yayınlanmaya başlamış.
“Kurumsallaşma ve Rekabet Gücünü Arttırma Desteği Projesi Anketi” ile nakliye ve lojistik sektörünün “kurumsallaşması” ve “rekabet edebilmesi” için nelerin yapılması gerektiğinin tespiti amaçlanıyor.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından kullanılan “Küresel Rekabetçilik Endeksi” esas alınarak hazırlanan “Türkiye Lojistik Sektörünün Rekabet Gücü Analizi Araştırması” ile Türkiye’nin rekabet gücü temelinde, Lojistik sektörünün özeline inerek, sektörün rekabet gücünü ortaya koymak ve karar alıcılara yol gösterici bir rehber yaratılmasının hedeflendiği belirtiliyor.
Her iki çalışmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum ve sonuçlarını büyük bir merak ile bekliyorum.
(daha&helliip;)