1456 yılında Gutenberg matbaasında ilk kitabın basılmasıyla başladığı ileri sürülen küreselleşme, günümüzde tüm zamanların en yaygın ve etkin döneminde.
Dünyanın herhangi bir noktasında, bir büyük şirketin aldığı karar, başka bir ülkenin halkını bile etkileyebiliyor. Evet, durum bu kadar ileri boyutta.
Zayıf şirketler de maalesef yırtıcı kaplan menzilinde bir ürkek ceylanlar gibi hayatlarını sürdürmek durumunda. Herhangi bir kriz anında bekle-gör dışında bir aksiyon planları olamıyor. Büyük şirketler, kendi varlıklarını sürdürebilmek için isterlerse küçük şirketlerin pazar paylarını sınırlamak konusunda fazla zorlanmıyor.
Yaşayan ve globalleşen güçlü şirketlerin, varoldukları ülkeyi de güçlü kıldığı yadsınamaz bir gerçek. Güçlü ülkelerin de, kendi vatandaşlarının dünya üzerindeki güvenlik, refah ve itibarını artırdığı da aynı gerçeğin devamı. Bu çember hep böyle dönüp gitmekte.
(daha&helliip;)
“Dünya yine de dönüyor”
Galileo
(1615, Roma – Mahkeme Çıkışı)
Bir söz vardır; “Senin parmağına diken batsa, benimki kanar”. Bu cümlenin, iki birey arasındaki sevgi ve muhabbeti işaret ettiği aşikar, ama günümüzün ekonomi temelli “modern” dünyasında da artık ciddi bir karşılığı bulunduğunu söylememiz gerekir.
Son yirmi yılda, gerek akademik ortamlarda ve gerekse iş ortamlarında adı geçmediği bir güne rastlanılmayan bir kavramdan, ‘küreselleşme’den bahsediyorum.
Zira, dünyanın birleşik bir kap haline geldiği farklı bir dönemde yaşıyoruz.
(daha&helliip;)
Türkiye’de birkaç yabancı şirket dışında bütçelerimizi gelecek yılın Ocak-Aralık dönemi için hazırlarız. Kasım veya en geç Aralık ayı içinde bitirilip yönetim kurulunun onayından geçen satış, maliyet, işletme gideri, finansman, nakit akış bütçeleri, gelecek yıl 12 aylık iş programımızın temelini oluşturur. 15 ay önceden, gelecek sene Aralık ayında ne ve ne kadar satacağımızın, ne ve ne kadar alacağımızın, karlılığımızın, nakit durumumuzun planlanması bana hiç mantıklı gelmezdi. Günlerce, gecelerle yapılan bu çalışmanın 15 ay sonraki sonuçlarına göre profesyonel yönetimin, çalışanların, işçilerin değerlendirmesi anlaşılmaz bir felsefeydi benim için. Tutmayacağını bile bile bütçe yapmanın anlamsızlığını “bütçeler hiçbir zaman tutmaz önemli olan sapmanın derecesini azaltmak ve neden saptığını araştırmak, buna uygun iyileştirmeler yapmak” görüşü ile hafifletmeye çalıştık. Çözümü önce altı ayda bir, sonra çeyreklerde ve ardından her ay değişen bütçeler hazırlamakta bulduk ve uyguladık. (daha&helliip;)