Türkiye İstatistik Kurumu’nun internet sitesindeki rakamlara baktığımızda önümüze çıkan tabloyu, 40 yıla gelmiş olan dış ticaret kariyerimin ışığında yorumlamak istiyorum. Tekil bir ifade kullanıyorum çünkü bunlar benim yorumlarım.
Yıl 1923, o yıl bile ihracat yapılmış 50 milyon küsur ve ithalatımız da 86 milyon küsur ABD doları. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 58.5 olarak görünüyor. İlerleyen yıllarda, 1933 yılındaki ihracat rakamımız 58 milyon dolar ve ithalatımız da 45 milyon dolar. İlginç bir şekilde 13 milyon dolar gibi bir dış ticaret fazlamız var. 1933 yılındaki ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 128.8 olmuş. Çok ihracat yapmışız, az ithalat yapmışız. Bunu ister genç Cumhuriyetin yaptığı sanayi yatırımları sonucu ithalatın azaltılmasına bağlayın, isterseniz kemerleri sıktılar da öyle oldu deyin. Yalnız bir şeyi mutlaka yapın, savunacağınız tezin temelleri o günkü ulusal ve küresel ekonomik koşulların bilgisini taşısın.
(daha&helliip;)
İhracat rakamlarındaki yükseliş durdu ve bu kez aşağı yönde hareket görüldü.
Çok da tuhaf bir sonuç değil. Ticaret bu, hep olumlu gelişmeler yaşayacak değiliz ki iyi günümüz de olacak, kötü günümüz de.
Avrupa Birliği (AB) yönüne ihracat rakamlarında radikal düşüşler var.
iyi mi desem, kötü mü desem karar veremiyorum!
Yumurtaları aynı sepete koymamak penceresinden baktığımızda iyi gibi görünüyor. AB’nin ithalatı yüksek ve bizim ürünlerimize alışkın pazar olması penceresinden baktığımızda pek de iyi görünmüyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) alarm zillerini çalma kararı almış olsa gerek, bir mektupla, durumu nasıl iyileştiririz diye İhracatçı Birliklerinin görüşlerini almaya çalışıyor. AB pazarındaki daralmadandır diyenler çoğunlukta. Doğruluk payı oldukça yüksek olan bir yorum da, işin biraz kolayından alarak geçiştirmek gibi oluyor galiba.
(daha&helliip;)
“Aslına bakarsanız, ihracatın düştüğü falan yok” diyerek başlığa aykırı bir cümle kurup, sizleri biraz “bu adam da ne diyor yahu” dedirtebilirim gibi geliyor.
Zaten öyle de oldu galiba…
Aslında böyle bir başlığın nedeni, ihracatın son ayda düşmüş olması değil, ihracatımızın her an düşmeye mahkûm olmasıdır. Sohbetimize katılan dostlarımızın bazılarını biraz kızdırabilecek bu ifadenin nedeni çok açık. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM ) tarafından yapılan ilk 1000 ihracatçı listesi, her zaman ilgi ile incelediğimiz bir listedir. Bu yıl henüz 2011 listesi açıklanmadığı için 2010 yılının ilk 1000 ihracatçısı listesine bakıp küçük bir inceleme yaptığımızda görünen manzara ilginç. İlk sırayı alan firma, tüm Türkiye ihracatının yüzde 2.85 kadarını yapıyor. İlk 100 firmaya bakarsak, bunların toplam ihracat rakamının da Türkiye ihracatının yüzde 37.26’sı gibi bir yüzdeye ulaştığını görüyoruz. Daha önceki sohbetlerimizde de sözünü ettiğimiz gibi, pek de kesin olmasa da, ihracat yapan firma sayısı 52 bin kadar olarak ifade ediliyor.
(daha&helliip;)
Perşembe Rotası’nda yer alan son yazımda vermiş olduğum bazı rakamsal verileri bir kez daha hatırlatarak söze girmek isterim. Türkiye’nin ihracatında taşımacılık türlerinin dağılımında;
· Denizyolu taşıması 58,7 milyar USD (%51)
· Karayolu taşıması 46 milyar USD (%40)
· Havayolu taşıması 7,7 milyar USD (%0,6)
· Demiryolu taşıması 0,9 milyar USD (%0,07)
şeklinde bir dağılım olduğundan ve Türkiye’nin ihracatında kara ve denizyolunun hakimiyetinden söz etmiştim. (daha&helliip;)