Çocukluğumda, İskenderun sıcağından kaçmak için çıktığımız Belen Yaylası’nda, rahmetli annemin elime bir sepet vererek komşunun bostanından istediği domates, biber gibi sebzeleri alışım aklıma geliyor. Bostanın sahibi teyze çardağın altında oturmuş sebze ayıklarken ben içeri girip, “Nene, annem domates istiyor” diyerek istediğim izni, “Sen kendi işini göremiyor musun da bana söylüyorsun” diyerek verirdi. Ben de bostanda, biraz iş yaparak, biraz da tam olgunlaşmamış küçük domateslerin suyunu akıtarak yiyerek, hem sebzenin tadını alır, hem doğanın göbeğinde olmanın tadını çıkartır, hem de benden istenileni yapardım. Tahmin edeceğiniz gibi de hâlâ o domatesleri toplarken çıkan, ellerime işleyen ve damağıma yerleşen güzel domates kokusunu hatırlıyorum.
(daha&helliip;)