Sahip olduğu değerlerle, coğrafi şartlarla, genç nüfusuyla ülkemiz gerçek anlamda bir cennet niteliğinde kuşkusuz. Diğer taraftan son derece zengin doğal kaynaklara sahip ülkemiz ekonomik açıdan baktığımızda aynı zenginlik ve çeşitliliğe sahip olamamakta. Bunun elbetteki çeşitli nedenleri bulunmaktadır; her şeyden önce gelir dağılımı ve seviyesinin yeterli seviyede olmadığı, enflasyon seviyesinin ise yeterince istikrarlı olmadığı bir ekonomik görüntü ve bunların yanı sıra Uluslararası Finans kuruluşları tarafından da yatırım riskinin yüksek kabul edildiği bir ülke konumunda olmak maalesef ekonomik açıdan yeterli imkanları bize sağlayamıyor.
Yukarıda da bahsettiğim gibi yatırımın ve üretimin artan bir grafik çizmesi bizler için zorunlu bir durum teşkil ediyor; artan üretim, yeni iş sahaları, işsizlik oranının düşerek istihdamın artması ve beraberinde de hiç şüphesiz ihracat miktarlarının da artmasını beraberinde getirecektir. Ülkelerin mali dengelerindeki açığın çok büyük bir kısmı ithalat ile ihracat arasındaki dengesizlikten meydana gelmektedir, üretimi tüketimden az olan kendilerine belli oranlarda da olsa yetemeyen ülkeler, doğal sonuç olarak ithalata yönelmekte, bu da döviz açıklarını doğurmakta ve fakirleşme hızını arttırmaktadır.
(daha&helliip;)