Bizim alışverişe düşkün Ayşe Teyze, durur mu hiç, internetten yine bir şeyler almaya devam ediyor. Onun için yurtiçinden olmuş, yurtdışından olmuş, bir şey de fark etmiyor doğrusu. Artık o internetin ne denli yaygın olduğunu ve bu sayede kolaylıkla yurtdışından istediğini alabileceğini biliyor. Ama tabi daha başına, tek seferde yüklü bir şeyler alıp da, bir taşıma şirketinin eşyalarınız gümrük ambarındadır, vergilerini ödeyerek ve gümrükleyerek ancak ürünlerinizi alabilirsiniz mesajı ve sonucu gelmediğinden, henüz yurtdışından alma ile yurtiçinden alma arasındaki farkı görememiş.
Ayşe teyze interneti çok sevmiş, ticaretten çok hoşlanmış. İşte tam o sıra, üniversite sınav tercihlerini yapan torununa kulak vermiş. Torunu, anne ve babası ile hangi bölümü tercih etmesi konusunda fikir arası alışverişi yaparken, düşündükleri bölümlerden birisinin de lojistik olduğunu fark etmiş, ve merakla dinlemeye koyulmuş. Torunu Kaan’ın annesi bu konuda oğlunu desteklerken, babasının çok da istekli olmadığını görmüş. Kaan ailesine, teknolojinin ne denli hızlı yaygınlaştığını, insanların, ki gözünün ucu ile anneannesini işaret ederek, alışverişe olan düşkünlüğünü, bu sayede Dünya’da ürün hareketinin hem çok yaygınlaştığını hem de kolaylaştığını, buna ayak uydurması için de lojistik kavramının her geçen gün geliştiğini ve artık geleceğin değil, bugünün dahi mesleği olduğunu anlatmaya çalışmış. Bir kargo şirketinde çalışan annesi Kaan’ı daha iyi anlamasına rağmen, tüccar olan baba, canım amma da yaptın der gibi bakıyormuş. Aile en sonunda birlikte lojistiği incelemeye ve sonrasında karar vermek konusunda uzlaşmışlar. Hatta konu Ayşe teyzenin ilgisini çektiği için, dur ben de sizi dinleyeyim diye yanlarına yanaşmış.
Lojistikle ilgili bir makale şöyle diyormuş : “Lojistik, Yunanca’dan türemiş “Logistikos” kelimesi çıkmaktadır ki bu da aynı zamanda hesap yapma bilimi anlamına gelmektedir”. Kaan’ın babası tüccar olduğu için, hesap kelimesini duyunca, biraz rahatlamış ve hoşlanmış. Bu bilimin içerisinde matematiğin de önemli bir yer aldığına kanaat getirmiş. Makaleye biz de kulak verelim : “Lojistik kelimesini günümüze taşıdığımızda; bu terim tüm organizasyon ve buna bağlı kaynakları en etkili ve uyumlu şekilde hareket ettirebilme becerisi olarak yorumlanmakta; ve satın almadan, nakliyeye; gümrüklemeden depolamaya ; envanter yönetiminden üretime malzeme aktarılmasına, dağıtımdan tüm dış ticaretin yönetimine varıncaya kadar; üretim ve satışın dışında kalan neredeyse tüm süreçleri kapsar hale gelmiştir. İşte bu yönden baktığımızda; rekabet koşullarının alabildiğine yoğunlaştığı bu dönemde tüm firmaların Tedarik Zinciri Yönetimini etkin, verimli ve asgari maliyetle gerçekleştiriyor olma ihtiyaçları pazarda kalıcı olabilme adına belkide en başta gelen öncelikleri halini almıştır. İşte burada lojistik bir bilim olarak çözümler üretmektedir. Diğer taraftan da belirttiğimiz hususlarda avantajı yakalayabilmenin kolay olmadığı; işlerin, konusunda uzmanlaşmış ve ihtisaslaşmış lojistik firmalarına outsource edilmesinin daha doğru olduğu firmalar tarafından daha yoğun anlaşılmaya ve benimsenmeye başlanmıştır. Bu da son yıllarda lojistik firmalarının nitelik ve niceliklerinde ciddi artışlar olduğu sonucunu ortaya çıkartmıştır. Ülkemizde de lojistik pazarının istikrarlı büyüdüğünü söylemek mümkündür. Ülkemiz ekonomik ve sosyal refaha kavuştukça; bulunduğu konum itibarıyla yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından daha fazla tercih edilen bir ülke konumuna gelecektir. Bu da elbetteki lojistik altyapısının da gelişmesini mecbur kılacak ve bu alana yönelik yatırımları da arttıracaktır. Bu durumun bir kaç nedeni var elbette, öncelikli olarak bir ülkeye yabancı sermaye gelmesini sağlayıcı etkilerin neler olduğunu incelemek gerekir. Bu açıdan ele aldığımızda; en başta gelen faktörün hiç kuşku yok ki, ekonomik ve siyasi istikrar olduğunu görürüz. Nitekim uzun vadeli istikrar yabancı sermayenin ülkemize akması için en önemli gerekçe olsa gerek. Bunun yanı sıra; işgücünün çok pahalı olmaması ve yanı sıra elektrik, hammadde gibi girdilerin bir çok ülkeye nispeten daha ucuz olabilmesi, mevzuatların karışık değil tam tersine basit uygulanabilir olması yabancı sermayeli yatırımcıyı cezbedecektir. Lojistiği aslında tek başına düşünmek çok doğru olmayacaktır; diğer sektörlerin ve sanayinin canlılığı lojistiği tetikleyecek; kaliteli bir lojistik hizmet de şüphesiz diğer iş alanlarını tetikleyecektir.”
Kaan’ın babası bu kadar yeterli, doğrusu kendimden biraz utandım, ben de lojistik kelimesini, televizyon dizilerinde duyduğum gibi, sadece nakliyeciliğin yerini alan bir terim sanıyordum demiş. Bunun üzerine, Kaan’da, annesi de sevinmiş ve rahatlamışlar; hatta Kaan, tamamdır, benim kararım da artık nettir diye bir haykırış ile ayağa fırlamış.
Odada öylesine oturan, olanı biteni anlamaya çalışan Ayşe Teyze, biran için, Amerika’daki web sitesinden alışveriş yaptığını ve aldığı ürünün, tüm bu kanallardan geçerek kendisine kadar geldiğini hatırlayınca, aslında kendisinin de bir lojistik uzmanı olduğunu düşünmüş ve kendisini inandırmış. Heybetli bir şekilde ayağa kalkarak torununa, “iyi karar verdin evlat, derslerinde sorun yaşarsan, benden yardım isteyebilirsin” dediğinde, bütün ev halkı şaşkınlıkla onun ne demek istediğini anlamaya çalışmış.
O sırada çalan kapı, bir Uluslar arası Kargo şirketinin elemanının Ayşe hanıma bir ihbarname getirdiğini ve yaptığı alışverişin tutarının yüksekliğinden ötürü aldıklarını ancak gümrük işlemlerini tamamladıktan sonra gümrük ambarından teslim alabileceğini söylemesi üzerine, Ayşe Teyze olduğu yerde kalakalmış. Ve onu bekleyen sürecin, lojistik denilen bilimin, o denli de kolay olmadığını, kara kara düşünmeye başlamış.
Kalın sağlıcakla.
Saygılarımla,
Dr. Hakan Çınar