Günümüzde çok ağır çalışma koşullarında görev yapıyoruz. Bu ağırlığın bir nedeni de, iş ve özel yaşamımız birbirine karışmasıdır. İşimizi özel yaşantımıza taşıyoruz. Bilgisayarlarımızdan şirket sistemine girmeye başladığımız andan bu yana, evimizde de akşamları veya tatillerde iş yerinde gibiyiz. İşler devam ediyor.
Küçük işletmelerde çalışanların işverene çok yakın olması nedeniyle bu denge iş yaşamı oranını arttırırken, orta ölçekli kurumlarda araya profesyonel yöneticilerin girmesi ile biraz daha özel yaşam lehine değişmekte. Büyük kurumsallaşmış işletmelerde ise bu denge yazılı olarak tanımlanmış ve sağlıklı yürümesinin iş verimine olan etkisinin de artacağı var sayımı kesin olarak ayrılmıştır.
Önemle tekrarladığım bir söz vardır. “İnsan ya sevdiği iş yapmalı, ya da yaptığı işi sevmelidir.” Bu da ancak özel yaşamımızla işimizin bir parça iç işe girmesiyle yani bir denge içinde götürülmesi ile sağlanabilmektedir. Özel yaşamımızın mutlu anlarında, işimizle ilgili konuları gündeme getirmek, işe karşı duyduğumuz sempatiyi arttıracaktır. Buna karşılık işimizin belli kısmında da özel yaşantımızdan birkaç eklenti yapmak, işe olan ilgimizi arttırması yönünden olumlu bir faktördür.
(daha&helliip;)