Son zamanlarda “Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Nedir? Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Ne İşe Yarar? Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Nasıl Alınır? Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesini Kimler Almalı?” gibi birçok soru ile karşılaşıyoruz? Özellikle tehlikeli madde üreten, tehlikeli madde alan ve tehlikeli madde taşımacılığı hizmeti veren ve hizmet alan şirketleri yakından ilgilendiren bir konuyu sizlere aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle kısa bir tehlikeli madde nedir ona bakalım. “ADR’ye göre Tehlikeli mallar; doğaları, özellikleri, durumları itibarıyla taşıma işlemi bağlantılı olarak; genel güvenliği ve düzeni, toplumu, hayat kaynaklarını, hayvanları ve bitkileri tehlikeye düşürebilecek olan ADR’ye göre taşınması yasak olan veya bu anlaşmada yazılı şartlara uygun olarak taşınmasına müsaade edilen maddeler ve nesnelerdir.”
Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmeliğine göre 6. Madde de belirtilen “Yetki Belgesi Sahibi Olma Zorunluluğu” içerisinde belirtilen;
Bu Yönetmelik ve ADR’ye göre tehlikeli maddelerin karayoluyla taşımacılığı alanında faaliyet gösteren; dolduran, paketleyen, yükleyen, gönderen, alıcı, boşaltan ve tank-konteyner/taşınabilir tank işletmecileri, bu faaliyet alanlarından biri veya birden fazlası için Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına başvurarak Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi almaları zorunludur. Faaliyet Belgesinin düzenlenmesine ilişkin hususlar Bakanlıkça belirlenir. (Bakınız Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Düzenlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönergesi)
• Yukarıda bahsi geçen taraflardan biri ile faaliyet gösterip tehlikeli maddelerle iştigal eden işletmeler için yıllık 50 (elli) ton sınırı bulunmaktadır. 50 (elli) ton ve üzeri işlem yapan dolduran, paketleyen, yükleyen, gönderen, alıcı, boşaltan ve tank-konteyner/taşınabilir tank işletmecileri TMFB almak zorundadırlar.
50 ton sınırı hangi sınıfları kapsamaktadır?
Aşağıdaki sınıflarda 50 ton ve üzeri herhangi bir işlem yapıyorsanız TMFB almak zorundasınız.
Sınıf 2 (Gazlar, Yanıcı Gazlar, Yanıcı Olmayan, Zehirli Olmayan Gazlar, Zehirli Gazlar)
Sınıf 3 (Yanıcı Sıvılar)
Sınıf 4.1 (Yanıcı Katılar, Kendiliğinden Tepkimeye Giren Maddeler ve Duyarlılığı Azaltılmış Katı Patlayıcılar)
Sınıf 4.2 (Kendiliğinden Yanmaya Yatkın Maddeler)
Sınıf 4.3 (Su ile Temas Ettiğinde Yanıcı Gazlar Açığa Çıkaran Maddeler)
Sınıf 5.1 (Yükseltgen (Oksitleyici) Maddeler)
Sınıf 5.2 (Organik Peroksitler)
Sınıf 8 (Aşındırıcı Maddeler)
Sınıf 9 (Muhtelif Tehlikeli Maddeler ve Nesneler)
Sınıf 1, Sınıf 6 ve Sınıf 7 maddelerinde herhangi bir alt sınır var mıdır?
Bu sınıflara giren tehlikeli maddeler için herhangi bir alt sınır uygulaması yoktur. 1 kilogram olması durumunda bile TMFB alma zorunluluğu bulunmaktadır.
Sınıf 1 (Patlayıcı Maddeler ve Nesneler), Sınıf 6 (6.1 Zehirli Maddeler, 6.2 Bulaşıcı Maddeler) ve Sınıf 7 (Radyoaktif Maddeler) kapsamındaki tehlikeli maddelerle iştigal eden işletmeler, herhangi bir işlem miktarına bağlı olmaksızın Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi almak zorundadırlar.
TMFB alırsanız zorunluluğunuzu yerine getirmiş olursunuz. Aksi halde cezai işleme maruz kalabilirsiniz.
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi almadan faaliyet bulunursam cezai işlem ne olur?
* Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi almadan faaliyette bulunan işletmelere 1206 TL ceza kesilecektir.
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Ücreti nedir?
TMFB ücreti 2017 yılı için 602 TL‘dir.
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Kullanım Süresi Ne Kadardır?
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi 5 yıl için düzenlenir. Firma 5. yılın sonunda faaliyetine devam ediyorsa belgesini yenilemelidir.
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgemi Kaybettim, Adres Değişiklikliği Yapmam Gerekiyor ve Yenilemek için Neler Yapmam Gerekir?
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi zayii olan bir işletme tekrar Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesini çıkartmalıdır. Adres, Unvan ve faaliyet değişikliklerinde tekrardan Bölge Müdürlüğüne başvurulması gerekir. Faaliyet Belgesinin yenilenmesinde, zayii veya faaliyet değişikliği nedeniyle yeniden düzenlenmesinde bu ücretin %5’i alınır.
Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi (TMFB) ile ilgili nasıl alınması gerektiği hakkında bilgiler aşağıdaki sayfada verilmiştir.
Başvuru için gerekli evraklar ve dilekçe ile birlikte Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Bölge Müdürlüğüne başvurmanız gerekmektedir.
http://www.tmgddunyasi.com/tehlikeli-madde-faaliyet-belgesi-nasil-alinilir/
Gıda Kayıplarının Azaltılması
Gıdaların üretim, depolama, dağıtım ve satış süreçlerinde soğuk zincirin olmaması veya kırılması dünyada ve ülkemizde ciddi ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Gıda kayıplarının;
– Gıda maddelerinin ticari değerini yitirmesi nedeniyle oluşan ekonomik kayıplar,
– Bu ürünlerin üretilmesi sürecindeki maliyetlerin yarattığı kayıplar,
– Üretim, depolama ve dağıtım sürecinde çevreye verilen ekzost gazları, kimyasallar, gibi çevreyi olumsuz etkileyen etkiler dikkate alınmalıdır.
Gıda kayıpları; süpermarketlerde, toplu tüketim alanlarında (askeri birlik, hastahane,okul vb.), üretim tesislerinde en çok görülmektedir.
Gıda Kayıplarının Sebepleri
Ülkemiz için en önemli gıda kaybı, sebze ve meyvelerin hasattan hemen sonra “ön soğutma” yapılmayışından kaynaklanmaktadır. Ön soğutma yapılan sebze veya meyvenin raf ömrü ürün çeşidine bağlı olarak bir haftadan bir aya kadar uzayabilmektedir. Bu ticari kaybın bedelini üretici ödüyorsa da bu maliyet olarak ürüne yansıdığı için tüketiciler ürünleri alırken oluşan bu kayıpların bedelini de ödemektedir. Üretici-tüketici arasındaki süreçlerdeki oluşan kayıpların önlenmesi, açlığın önlenmesine, fiyatların düşmesine sebep olurken taraflar arasında kazan/kazan ilişkisi yaratılacaktır.
Ön soğutma konusunda sebze/meyve üreticileri eğitilmeli, teşvik edilmeli ve hibe programları uygulanmalıdır.
Bir başka ürün kaybı sebebi ise ürünlerin doğasına uygun depolanmamasıdır. Ürün raf ömrünü uzatacak teknikler üreticilere tanıtılmalı ve bu konuda teşvik proğramları uygulanmalıdır.
Nakliye ve dağıtım sırasında soğuk zincirin kırılması bilinen önemli bir sebeptir. ATP konvansiyonu uyum sürecinde yerel mevzuatı kapsayacak biçimde genişletilmesi bu konuda ciddi kazanımlar yaratacaktır.
Marketlerde oluşan kayıplar ise uygun muhafaza şartlarının olmayışı ve son kullanma tarihi takibi sistemi olmamasından, çalışanların eğitim eksikliğinden kaynaklanabilmektedir.
Son kullanıcıların gerek ürünleri satın alma aşamasında, gerek bu ürünleri evlerine taşımaları sırasında ve evlerinde muhafaza edilmesi süreçleri için bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.
Kanunen belli bir oranda giderleştirilebilen “gıda kayıpları”nın azaltılması için şirketleri gıda kayıplarını önleyecek sistemleri kurmalarını özendirecek tedbirler, teşvikler veya vergi indirimleri getirilmeli, gıda kayıpları giderleştirilememeli, kanunen gider kabul edilmemelidir. Ancak bu radikal karar sektörü dünya klasmanına taşıyabilecektir.
Gıda Kayıplarının Azaltılmasında Tedarik Zincirinin Önemi
Gıda güvenliğinin sağlanmasının en önemli unsuru “tedarik zinciridir”. Bu zincirde ürünlerin sıcaklıklarının izlenmesi ve kayıt altına alınması gıda güvenliğini sağlarken kayıpları da azaltacaktır.
Gelecekte üretimin tamamen talebe yönelik yapılacağı da göz önüne alınırsa tedarik zincirini yönetmenin önemi sadece maddi değerlerle değil, aynı zamanda sosyal sorumlulukların da yerine getirilmesiyle fark yaratacaktır.
Tüketicilerin bilinçlendirilmesi bu sorunun çözülmesindeki anahtardır. Bilinçli tüketici, farkındalık seviyesi arttıkça seçici olacak ve bu seçim doğal bir eleme işlemi yaratacaktır.
Gıda kayıplarının önlenmesi; global ısınmanın sebep olduğu kuraklık nedeniyle gelecek yılların en önemli gündem maddesi olacaktır. Bu konuda şimdiden stratejilerini planlayan ve pozisyon alan kişi, kurum ve kuruluşlar bu etkileri azalmış biçimde hissedeceklerdir.
Gelecek 15 ila 20 yıl içinde soğuk tedarik zincirinizi hazırlayınız.
Müşteri şikâyetlerinin ele alınmasında uygulanan şikâyet yönetimi stratejisinin yanında çalışanların davranışları büyük önem taşımaktadır. Ayrıca mevcut prosedürlerin yanında çalışanlara gerektiğinde üstünlük kullanma hakkı tanınmalıdır. Böylece mevcut prosedürlerle çözülmesi mümkün olmayan bir şikâyet çözümlenebilecek bu da müşteri memnuniyeti sağlayacaktır.
İşletmelerde “Müşteri şikâyetlerini kime iletecektir?” sorusu şikâyeti alan çalışanın; şikâyetin önemine, çözüm yoluna ve bir üst düzeye iletilmesine karar verecek nokta olması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, şirket içerisinde şikâyetlere yönelik eyleme geçecek birimlerin hangi birimler olacağı, şikâyet bilgilerinin işletme içerisinde başarılı bir şekilde akışını sağlayacak çalışanın kim olacağı ve akışın nasıl sağlanacağı belirlenmelidir. Ayrıca şikâyet yönetimi, aynı sorun ile karşılaşan tüm müşterilere aynı çözümü sunmak ve işletme içi tutarlılık sağlayabilmek açısından gereklidir.
Müşterilerde tatminsizlik mutsuzluk yaratan şeyleri ve bunların nedenlerini bulmak amacıyla bilginin toplanıp işlenmesine şikâyet yönetimi denir. Şikâyet yönetiminin detaylarına girmeden önce işletmelerin neden şikâyetleri yönettikleri sorusunu cevaplayalım. Şikâyet yönetimi literatürü, müşterilerini dinleyen ve sorunlarına çözümler sunan işletmelerin daha karlı olduğunu ve müşterilerini elde tutma başarısı ile rekabetçi üstünlük sağladıklarını gösteren pek çok kanıt sunuyor. Bu yüzden, denir ki başarılı işletmeler, müşterilerin mutsuzluklarını gören, anlayan ve önlemler alan, müşterilerin yaşadığı sorunlara çözümler üreten, sorunları yöneten işletmelerdir. Müşteri mutsuzluğunu başarı ile yöneten işletmeler;
• Tatmin olmamış dolayısı ile mutsuz müşterileri kaybetmezler, kazanırlar,
• Müşterinin marka tercihini rakibe kaydırmasına engel olurlar,
• Mutsuz müşterilerin eş dostları ile konuşup olanları ağızdan ağıza yaymalarına engel olurlar. Şikâyetlerin yönetilmesi sürecinde müşterilerden gelen mutsuzluk tatmin olmama hali bilgileri dinlenir, müşterinin sorunu çözülür ve aynı sorun yeniden ve başka müşterilerin başına gelmesin diye düzeltici önlemler alınır. Şikayet yönetimi sürecini en basit hali ile;
1. Dinle,
2. Düzelt,
3. Değiştir.
İfadeleri ile özetlemek mümkündür. İşletmelerin şikâyet yönetimi sürecini nasıl yöneteceklerine verilecek yanıt yukarıda sıralanan üç D (Dinle, Düzelt ve Değiştir) ile sadeleştirilmiş olsa da, bu sürece dahi olacakların sayısı işletmelerin büyüklüklerine, ürün türlerine ve ürün karmasının genişliğine, kaynaklarına bağlı olarak değişebilir.
Lojistik veya lojistik ile ilgili bölümlerde eğitim gören öğrencilerin daha ilk yıllarında, akıllarında olan ilk soru; Mezun olunca hemen iş bulabilecek miyim? Oluyor.
Arkadaşlar, nedir bu telaşınız?
Türkiye’de, Tıp Fakülteleri dışında, okul bitiminde iş garantisi olan hangi bölüm var bana söyler misiniz?
Öğrenim hayatınızın ilk yıllarında derslere adapte olup, okulunuzu en iyi şekilde bitirmek için gayret içinde olmak var iken, daha Bismillah bile demeden, iş kaygısı içine girmek, sizi 4 yıllık okul hayatınız süresince strese sokmaktan başka bir şeye yaramaz.
Her katıldığım seminer ve konferansta, öğrenci arkadaşlarıma söylediğim bir şey var. Üniversitede Lojistik bölümünü seçerek en iyi tercihlerden birini yaptınız. Lojistik hayattır ve bu hayat daha anne karnında başlar.
Albert Einstein diyor ki; “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa, insanoğlunun sadece 4 yıl ömrü kalır.”
Bende diyorum ki, “Lojistik olmaz ise insan ömrü 3 gün sürer.”
Arıların bile yaptığı lojistiktir!
Böyle önemli bir mesleğin genç neferleri olarak, lojistiği nasıl daha iyi noktalara götürebiliriz, inovasyonu lojistiğin tüm aksiyonları içinde nasıl ilerletebiliriz gibi düşünceler içerisinde olmaktansa, lojistiği sadece işe odaklı aksiyonmuş gibi görmek sizlere hiçbir şey kazandırmaz. Tabi ki okul bitiminde iş sahibi olmanız, para kazanmanız önemli. Lakin siz sadece üniversiteleri iş odaklı görüyorsanız ve okuduğunuz bölümün hakkını vermiyorsanız zaten iş bulmakta zorlanacaksınız.
Lojistikte Ütopya yoktur. Gelecek yıllarda şuan bulunduğunuz lojistik durumların, çok daha ileri boyutlarını yaşayacağız. Çok farklı bir lojistik göreceğiz. Üç tarafı denizler ile kaplı, jeopolitik ve lojistik anlamda son derece önemli stratejik bir noktada bulunan güzel ülkemiz lojistik anlamda neden halen hak ettiği yerlere gelememiştir? Neden halen bizim milyar dolar ciro yapan lojistik şirketlerimiz yok? Neden halen teknoloji üretimde, depo teçhizatları anlamında dışa bağımlıyız? Neden ihracatçılarımız gümrüklerde bin bir türlü bürokrasi ile uğraşıyor? Tırlarımız neden halen kilometrelerce kuyruk beklemek zorunda kalıyor?
Sorulması gereken o kadar çok soru var ki. Benim zihni pak öğrenci arkadaşım, bu işleri çözersen sen çözersin. Teorini, pratiğin ile birleştir. Çok çalış. Üniversitede mezunuyum diye egolara kapılma. Gerekirse çık kamyon yükle. Sırtında koli taşı, depoda ürün topla.
Unutma, sen isteksiz olursan, ben isteksiz olursam bu lojistik, ülke lojistiği taşımacılıktan öteye gidemez. Katma değerli tüm işlemlerin kaymağını başka ülkeler yer. Uçsuz bucaksız ARGE’ler seni bekliyor. Geliştir bunları. Geliştir ki sende geliş, ülke lojistiği de gelişsin.
www.halitkaya.net