Kimdir Üst Düzey Yönetici diye başlayalım bugünkü yazımıza: “Üst Düzey Yönetici, Karayolu Taşıma Yönetmeliği kapsamında faaliyet göstermekte olan bir gerçek veya tüzel kişiliği temsil ve ilzam ederek ve bunların tamamını fiilen sevk ve idare ederek sürekli ve etkin bir şekilde yöneten Yönetim Kurulu Başkanı, Üyeleri, Genel Müdür, Genel Koordinatör, Genel Sekreter ve benzeri pozisyonda veya bu unvanlarla istihdam edilen kişileri ifade etmektedir.”
30 Haziran 2010 tarihinden bu yana yürürlükte olan ve Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin “Yetki Belgesi Sahiplerinin Yükümlülüğü” başlıklı 43 üncü maddesinin 15’nci fıkrası; ise “Yetki belgesi sahipleri, ilk yetki belgesi aldıkları tarihten itibaren 6 ay içinde, mesleki yeterlilikle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmek ve faaliyetleri süresince muhafaza etmekle yükümlüdürler.” diyor. Dolayısı ile bu hükme göre, mevcut (yasadan önce) yetki belgesi sahibi olan firmalar ÜDY veya ODY Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip kişileri faaliyetleri süresince istihdam etmekle yükümlü iken, yetki belgesini yeni almış firmalar ise 6 ay içinde yükümlüklerini yerine getirmek ve eski yetki belgeli firmalarda olduğu gibi faaliyetleri süresince bu kişileri istihdam etmekle yükümlü hale gelmişlerdir.
Buraya kadar çok sorun yok, karayolu taşımacılığı yapan nakliye şirketlerinde, bu belgeyi 2006’dan önce 5 yıl süre ile yöneticilik yapmış kişiler veya açılan eğitimler sonrasında sertifika sınavına girerek belgeyi almaya hak eden kişileri, diğer bir deyişle uzmanlaşmaya yönelik bir sınavda başarılı olanları istihdam zorunluluğu var. Bu ÜDY programlarında ben de en başından beri eğitim veriyorum ve gelen profilleri de görüyor ve kendi içimde değerlendiriyorum. Sınava girmek isteyen arkadaşlara hiçbir sözüm yok. Onlar doğal olarak verilen bu imkandan yararlanmaya çalışarak kollarına altın bilezik takmaya gayret ediyorlar; kimi başarıyor, kimi başaramıyor. Başaranların da kimisi bu belgeyi bizzat firmasında kullanıyor, kimisi ise, sadece çerçeveletip asıyor. Kimileri de, kiralayacak (!) şirket arayışı içerisine giriyor. Peki kimler bu belgeye sahip olabiliyor diye şöyle bir baktığımızda; ve belgenin adının da “Üst Düzey Yönetici Belgesi” olduğunu düşündüğümüzde işin bir hayli garip olduğu ortaya çıkıyor. Gariplik neresinde diye soracak olursanız, gariplik, henüz üniversitede okuyan bir öğrencinin dahi bu sınava girmeye hak kazanıp, başarılı olması halinde belgeye sahip olabilmesinde. Çünkü bu sertifikanın adı Üst Düzey Yöneticilik sertifikası. Üst Düzey Yönetici olmak sadece mesleki bir sınavda başarılı olmak ile olunabilecek bir vasıf mıdır ki, diğer bir deyişle; bir yapıyı ve organizasyonu yönetme tecrübesi, bilgi ve birikiminin hiç mi önemi yoktur böyle bir unvana sahip olmakta? Bence adı üzerinde “Yönetici” diye adlandırılacak bir kişinin, yalnızca mesleki değil, diğer yetkinliklerinin de test edilmesi, denenmesi ve en önemlisi de tecrübelerinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
Bana göre doğrusu nedir diye açıklamalıyım bu eleştirimin üzerine. Karayolu Taşımacılığı’na ilişkin, mesleki bir sertifikasyon kursu ve eğitimine sektördeki kişilerin girmeye teşvik edilmesi son derece güzel bir uygulama, buna diyecek hiçbir sözüm yok. Ve hatta üzerine bir de Bakanlık tarafından sınavda başarılı olma koşuluna da itirazım yok. Ancak, programın da, belgenin de adı asla ve asla Üst Düzey Yöneticilik olmamalı. Orta Düzey Yönetici belgesine bir itirazım yok, yine bir su götürür tarafı var, ama Üst Düzey’in hiç yok bana göre. Düşünün ki, bu sınavı başarmış yeni mezun bir öğrenci, belgesini de alarak bir nakliye firmasında işe giriyor. Ancak aynı firmada, uzun yıllar operasyon yöneticiliği yapmış ve üst düzey yöneticiliğe yükselmiş ve başarı ile götürmüş, ama belgeyi bir şekilde alamamış kişiye rağmen, diğeri Üst Düzey Yönetici olarak hem de Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş. Ne kadar adil. Somut önerime gelir isem, bahse konu programların adı, bana göre Karayolu Taşımacılığı Uzmanlık programı olarak değiştirilmeli, ancak sınavlar farklı kategorilerde yapılmalı. Örneğin, “Uzmanlık Sınavı”, “Orta Düzey Yöneticilik Sınavı” ve “Yöneticilik Sınavı” gibi. Ve sınava girme kriterleri de değişken olmalı, burada mesleki tecrübe ve sınavların da zorluk derecesi ile bir farklılaştırma yaratmak mümkün. Az önce örnekte verdiğim gibi belgeyi alamayan ama aslında sektöre uzun yıllarını vermiş pek çok kişinin kırgınlığını da ortadan kaldırmış olacağımıza inanıyor ve yetkilileri her zamanki gibi duyarlı olacaklarına olan inancımla haberdar etmek istiyorum.
Dr. Hakan ÇINAR
Yorumlar
Bulent Alkan
Bu belge olmadan artık nakiye firmalarında yönetici olunamıyor mu?