Geçen haftaki sohbetimize “Ticaret Ataşesi İhracatı Arttırır Mı?” diye başlık atmış ve gönlümüzden geçenleri sohbetimize katılanlarla paylaşmıştık. Ekonomi Bakanımız Sayın Zafer ÇAĞLAYAN, çok önem verdiği bu konuya kendi imzasıyla bir açıklama gönderdi ve ben de bu açıklamanın içeriğinin bazı kısımlarını sohbetimize almak istedim. Bu açıklamanın ardından da sohbetimize katılan bazı ihracatçı arkadaşlarımızdan gelen iletilerin ortak noktalarına da değinmek istiyorum.
Sayın Bakanımızın açıklamalarına göre, 2009 yılı Mayıs ayında yurtdışında görev yapan ticaret müşavirimizin sayısı 109 idi. Bugün görev yapan ticaret müşaviri sayısı 195’tir ve çok yakın zamanda bu sayı 250’ye çıkacaktır. Bu artışa mesnet olan deyişin de gerçekten güzel olduğunu vurgulamak isterim, “Gidemediğin yer senin değildir.”
Açıklamadaki bir başka ilginç bilgi de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 büyük ihracatçı ülke ve bunların 200 pazar ülkesine ait veriler üzerinde yapılan bir araştırmaya ait. Buna göre, ülkeler arasında farklılıklar görülse de, bir ülkenin kadrosuna eklediği her bir ticaret müşaviri/ataşesinin, o ülkeye yönelik ihracatı ortalama olarak yüzde 6-10 arasında artırıcı etkisi olduğu. Öte yandan, çalışmanın Türkiye’ye ilişkin sonuçlarında, ülkemiz tarafından görevlendirilen her ilave dış temsilcinin o ülkeye olan ihracatı artırıcı etkisinin yüzde 29-39 arasında olduğunun belirtilmesi. Ayrıca benzer bir çalışmanın Bakanlık bünyesinde gerçekleştirilmiş olduğu ve bir ilave ticaret müşavirinin ihracatımıza etkisinin yüzde 29-77 arasında olduğu belirlendiği bildiriliyor.
Bunlar heyecan verici rakamlar amma ataşe sayısında görülen artışla bu araştırmaların sonuçlarını eşleştirirsek, ortaya bugünkü ihracat rakamlarımızın çok daha yüksek olması gerektiği sonucuna varıyoruz. Ya bu araştırmalar bazı sonuçları vermeye yönelik yapıldı, ya da ataşelerimiz verimli olamıyor. Bu her iki düşünce de rahatsız edici. Hele ataşelerimizin verimsiz olduğu vurgusu, birçoğunun çalışmasına şahit olduğumuz ve işini olması gerektiği gibi yapan ataşelerimize haksızlık olur.
Öte yandan okurlarımızın birçoğunun fikirleri birbiri ile örtüşüyor. En geniş yorum yapanın mesajı şöyle; “Hemen hemen bütün yurt dışı müşavirliklerine yazıp bulundukları ülkelerde sektörümüzle ilgili toptancı, ithalatçı, montajcı vs. firma adreslerinin bulunması için yardım istedim. Cevaplar pek çoğundan çok çabuk geldi (aynı veya ertesi gün). Fakat cevap içeriği, baştan savma, standart, yanlış ve bilgisizce. Sadece 4 ülkeden istediğim cevabı aldım. Diğerleri, bana ticaret odası, Kompass vs adresi vermiş. Kompass’a bakacaksam veya oranın ticaret odası adresini arıyorsam o arkadaşların oralara gitmesine ne gerek var diye düşündüm. Görüşüme göre bu haliyle müşavirliklerin orada olmasının ihracatçıya katkısı olmaz.”
İyi iş yaptığı belirtilen ataşelerin ülkelerinin adlarını vermiyorum. Zira kişilerle ilgilenmek konuyu odağından saptırır. Onları bulup değerlendirmek Bakanlığın işi, önemli olan Türk ihracatçısının ne aradığını kavrayabilip ona göre cevap ve bilgi vermek. Gerçekten ticaret odalarının adreslerini her yerde bulabilirsiniz. Bakanlığımızın teşkilatının ve iş insanlarımızın örgütlerinin çoğunda Kompass veya benzeri adres kaynakları da var. İsteyin anında gelsin veya gidin kütüphanelerinde çalışın araştırın.
Ataşelerimizin eğitim kalitesi ile ilgili olarak verilen bilgiler göğüs kabartıcı. 195 müşavirin 102’sinin yüksek lisans ve 3’ünün doktora derecesi var. İngilizce harici yabancı dil projesi kapsamında 101 bakanlık personeli Almanca, Arapça, Çince, Fransızca, İspanyolca ve Rusça kurslarına devam ediyormuş. Anadili Almanca, Arapça, Fransızca, Çince, İspanyolca ve Rusça olan ülkelerdeki üniversitelerde yüksek lisans eğitimi teşvik edilmiş. Bu proje ile birlikte Rusya Federasyonu, Almanya, Fransa ve Çin Halk Cumhuriyetine yüksek lisans amacıyla personel gönderilmiş. Bu işlerin ne kadar faydalı sonuçlar verebileceğini yadsımak yanlış olur. Sayın Bakanımız da iş adamlığından ve ihracatçılıktan gelme. İhtiyaçları çok iyi bildiği için de atılan adımlar, sistemi ve personeli iyileştirmeye yönelik.
Katkı olsun diye, Birleşmiş Milletler Uluslararası Ticaret Merkezinin üst kademelerinden emekli olan ve 50 yıla yaklaşan dostluğumuzun keyfini çıkardığımız Sayın Osman Ata Ataç’ın meşhur İş Yönetim Sistemi (BMS / Business Management System ) kitabında sorduğu soruyu burada tekrarlamak istiyorum.
“Kim için ne yapıyorsunuz”
Yaptıkları işler, iş insanlarımız tarafından yetersiz bulunan ataşelerimizin de eğitimleri ve kişilikleri mutlaka düzgündür. Zira sisteme katılabilmek için ciddi elemelerden geçiriliyorlar. Ancak bu arkadaşlar acaba iş hayatımızın gereksinimlerini yeterli bir biçimde algılayamıyorlar mı? Bulundukları ülkelerin piyasalarının bilgilerine ne kadar hâkimler? İş hayatına ne kadar müdahil olup kimlerle beraber oluyorlar? Hangi iş toplantılarına katılıyorlar? Oraların sanayi tesislerini gezip, ithalatçılarıyla sohbet edip, satır aralarına gizlenen bilgileri gözlemleri ile destekleyerek çözmeye çalışıyorlar mı?
Büyük bankaların işbirliği ile mi olur, Emniyet Teşkilatımızın desteği ile mi olur, MİT katkı verir de mi olur bilmem amma, bilgi toplama işinin nasıl yapıldığını bu arkadaşlarımıza birileri öğretse faydalı olmaz mı? Müşavirlerin ve Ataşelerin kaç günlerini masa başında, ne kadar zamanlarını sahada geçirdiklerini bilmek, onları daha iyi değerlendirmek yönünde fayda sağlamaz mı?
Listeyi çok daha uzun yapabiliriz. Sözün özü şu; bu arkadaşlarımız, ihracatçılarımıza hizmet ederek, ülkemizin kalkınmasına ve ileri gitmesine katkıda bulunan, en ön sıradaki neferlerdir. Kim için ne yaptıkları konusu açık ve seçik olarak anlaşılırsa, bürokraside yerlerini sağlamlaştırmak isteyenlerle, ülkeye gerçekten hizmet edenler öne çıkar. Biz bunları muhalefet anlayışıyla değil, atılan güzel adımların daha da iyileştirilebilmesi niyetiyle yazıyoruz.
1976 veya 1977 yıllarında Tunus Ticaret müşaviri olan beyefendinin, benimle beraber koştururken, ceketinin terden sırılsıklam olması beni üzmüştü. Ancak “Siz Tunus sokaklarında bilgi toplayıp görüşme yapmak için koştururken, ben yapmak için gönderildiğim işi göz ardı edip masamda nasıl otururum” cevabı beni mutluluktan öteye taşımıştı.
Bu düşünceyi taşıyan ataşelerimize buradan selam olsun.
Şefik ERGÖNÜL