Uluslararası ticaret konusunda çalışan dostlarımızın en çok sıkıntı çektikleri konu, kaç yabancı dil bilirlerse bilsinler muhataplarının, kendi bildiği dillerden birini konuşmamasıdır. Öte yandan, ihracat piyasasına açılmak isteyen veya tesadüf eseri de olsa, yurtdışından gelen yabancı alıcıya ürün satan KOBİ yönetici veya sahiplerinin, genellikle sıkıntı çektiği nokta da bir yabancı dili yeterince veya hiç bilmemektir.
Yurt içerisinde bulundukları sırada, bu eksiklik şu veya bu şekilde kapatılabilmekte ve yabancı dil desteği alma imkanı bulunabilmektedir. İşler yurtdışında biraz daha karmaşık bir hal almaya başlıyor. Hele küresel çapta geçerli olduğunu düşündüğümüz İngilizce bilsek bile bu dilin de işe yaramadığı ortamlarda bu problem iki kere rafine hale gelip, biraz da eziyet boyutuna geçiyor. Pek doğaldır ki ihracat yapmak istediğimiz her piyasaya hitap edebilecek sayıda ve yeterli düzeyde yabancı dil bilen eleman çalıştırmak, çoğumuzun olanaklarının sınırlarını bir hayli aşacaktır. Hele bunların hepsinin, bir de ihracatı bilmeleri gerektiğini düşünürsek, sinirlerimizi de zorlayacağı aşikârdır.
Çıkış yolu nedir?
Hedef ülkemizin pazarında geçerli olan dili ve bizim dilimizi veya konuşabildiğimiz yabancı dili bilen bir tercüman bulacağız ve onun aracılığı ile olası müşterilerimizle diyalog kurmaya çalışacağız. Fikir güzel de bunu nasıl halledeceğiz? Genellikle, gittiğimiz ülkedeki Türk Dış Misyonları’nın elemanları aracılığı ile bu tür insanlara erişebiliyoruz. Bunlar da genellikle denenmiş elemanlar olduklarından, bizlere daha iyi hizmet verebiliyorlar. Ancak bu tür hizmet alabileceğimiz kişilerin sayısı çok da fazla değil. Fuar veya heyet ziyareti gibi, ziyaretçi sayısının fazla olduğu durumlarda, eleman bulma sıkıntısı artıyor. Artan küresel ticari ziyaretçi sayısı nedeniyle, bu işler dünyanın birçok noktasında profesyonel organizatörler tarafından da verilmeye başlandı. Tamam, yurtdışına çıktık, tercüman bulduk, müşteri de orada da sıkıntı nedir diyenlere anlatacaklarımız var.
Bağlantı kurmaya, kurduğumuz bağlantıyı satışa dönüştürmeye giden yolda en önemli silahımız iletişimdir. Olası müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerini ne kadar net belirleyebilirsek ve onlara sunabileceklerimizi de o kadar net ve açık anlatabilirsek, başarıya giden yoldaki engeller birer birer ortadan kalkmaya başlayacaktır. Bunu biz kendimiz çok rahatlıkla yapabiliriz de bize çevirmenlik yapan kişilerin, aynı beceriyi gösterebilecekleri konusu biraz şüpheli görünüyor. Onları suçlamamak gerekli çünkü onları bizim işimizi bilmezler, sadece dil bilirler ve denk gelmiş ise bazı konularda ek bilgi sahibi olabilirler.
Burada işin sahibi olarak bizim bazı ek tedbirler almamız gerekecek. Çevirmenimiz olacak kişi ile son anda bir araya gelmekten ve onunla tanışır tanışmaz iş görüşmelerine başlamaktan kaçınalım. Olası müşterilerimizle iş konuşmalarına girmeden, çevirmenimizle mutlaka bir araya gelmemiz gerekir. Çünkü onlara, işimizin ne olduğunu, inceliklerini, işimizde kullandığımız jargonu (özel deyimleri), bilebildiğimiz kadarı ile dış ticaret kavramlarını anlatmalıyız. Yanımızda varsa numunelerimizi onlara gösterip, çevirmenimizi müşterimizmiş gibi görerek, onlara bizim nasıl tanıtım yaptığımızı anlatalım. Çok olasıdır ki çevirmenlik yapan kişi, kendi dilinde bile bizim işimizin ve/veya ihracatın kavramlarını, özel deyimlerini ve inceliklerini bilmiyor olacaktır. Müşterimizin karşısına çıkmadan, çevirmenimizle yapacağımız görüşmede, bu tür bilgi eksikliklerinin olup olmadığını ortaya çıkartalım. Var ise, bilmediklerini onlara anlatalım ve bu kavramların çevirecekleri dilde ne olduğunu öğrenmelerine fırsat tanıyalım. Sonuçta da bizim işimize yardımcı olmaya çalıştıkları sırada, bizim müşterimize anlatmak istediklerimizi eksiksiz ne anlaşılır bir şekilde çevirip aktarabilsinler.
Çevirmenlik yapan kişiler, bildikleri dilleri ne kadar iyi bilirlerse bilsinler, her konuda uzmanlık sahibi olamayacakları için, bizim işimize yardımcı olabilmeleri için, önce bizim onlara yardımcı olmamız gerekir.
Şefik ERGÖNÜL