Geçtiğimiz hafta, bu yıl 8. tekrarı yapılmakta olan ve faydalı bir gelenek haline gelen, İstanbul Ticaret Odası (İTO) İhracata İlk Adım Programının, önseçim sonrasında çağrılan firmaların görüşmelerini yapıyorduk. Tesadüf eseri, daha önce KOSGEB Avrupa İşletmeler Ağı çalışmaları çerçevesinde ders verdiğim sırada tanıştığımız katılımcılardan bir firmanın ortağı beyefendi de görüşmeye geldi. İTO yetkilileri ve diğer danışman arkadaşların sorularına cevap arayarak sohbet ediyorduk. Önemli sorulardan biri olan ” neden ihracat yapmak istiyorsunuz ” sorusuna verdikleri ilginç cevap, bizi o cevabı, bugünkü sohbetin konusu olarak seçmeye yönlendirdi.
Her firma üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri tekrar ederken, bu beyefendi ” firmanın başına bir şey gelmeden, işletmeyi hayatta ve ayakta tutacak seçenekleri uygulamak ” kapsamında bir cevap vermişti. Ben de gülümseyerek ” önleyici tıp uygulaması gibi mi ” diye sormuştum. Kendileri de ” tam anlamıyla bunu düşünüyorum ” dediğinde, mutlu bir şaşkınlık geçirdiğimi söyleyebilirim. Şu andaki iş hacimleri ve uygulamaları nedeniyle, sıkıntılı bir ortamda olmadıklarını ifade etseler de, olağan piyasa koşulları ve dominant müşteri uygulamalarından uzaklaşarak, biraz daha ferah ve şartları koyabilme gücünü aradıkları ortadaydı. Görüşmeye katılan bizleri mutlu eden ise, şu anda çok ihtiyaç hissetmeseler bile, var olan yeterliliklerini, en yüksek seviyede kullanarak ihracata yönelerek, işletmeyi daha da güçlü kılma düşüncesi içinde olmalarıydı.
Gelelim ihracata, önleyici tıp yakıştırmamıza.
Önleyici tıp bireysel olarak, seçilmiş gruplar veya toplum üzerinde uygulanmaktadır. Hastalıklarla karşılaşıp ve yakalanıp tedavi olmaktansa, hastalanmanın önünün kesilmesi prensibine dayanıyor. Bunun için de gereken önlemler hastalık gelmeden alınıp masraflı, bedenimize zarar verebilen tedavilere gerek bırakmayacak şekilde uygulanmaktadır.
Devlet zaten ülke çapında ihracatı arttırmak için gereken tedbirleri, uluslararası yükümlülüklerine de bağlı kalmak kaydıyla almaya çalışıyor. İhracata verilen destekler sürekli gündemde, gözden geçiriliyor ve gereken değişiklikler olumlu yönde yapılmaya çalışılıyor. En büyük çalışma da, dış ticaretin en önemli hastalığı olan cari açığı bir an önce azaltıp, sonra da pozitif yönde kapatmak için yapılıyor. Bunu önleyici tıbbın toplumsal boyutta olanına benzetemeyiz çünkü hastalık gelmiş ve biz de tedavi çareleri peşindeyiz.
Orta boy olan uygulama seçilmiş gruplar üzerindeki önleyici tıp uygulaması demiştik. Burada güzel bir benzerlik var. ” Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (URGE) ” desteği kapsamında uygulanmaya başlanan ” kümelenme ” çalışmaları bu orta boy grup çalışmasına benziyor. Mobilya kümesi, İnşaat Kümesi, Makine Kümesi gibi aynı sektöre çalışan firmaların bir araya toplanarak eğitim ve danışmanlık ihtiyaçlarının belirlenmesi çok önemli. Belirlenen bu ihtiyaçlara göre hizmet verilmesi, hastalık oluşmadan, hastalanmamak için gerekenlerin yapılması oluyor. Burada ihtiyacımız olan, verilen bu desteklerin ne kadar etkili olduğunun ölçülebilmesi ve bu ölçümlerin profesyonelce değerlendirilmesidir. Bu değerlendirmeler sonucunda da alınacak diğer tedbirlerin ve verilecek desteklerin daha etkin olabilmeleri sağlanabilecektir.
Bireysel temelde işletmelerimiz için önleyici tıp uygulaması ne olabilir?
İhracat Bilgi Platformunda yer alan ” İhracata Hazır mısınız ” başlığı taşıyan kendi kendini değerlendirme anketinin, işletmeleri analiz edebilecek bir türünün geliştirilmesi olabilir. Firmalarımızın, verilerinin yanlış kullanılmayacağı konusunda ikna edilerek, yapılacak ölçümlerle elde edilen veriler, usta bir yazılımla değerlendirilip firmalarımızın doğru yönde yol almaları için hangi tedbirleri almaları gerektiğini anlamaları sağlanabilir.
Şefik ERGÖNÜL