1456 yılında Gutenberg matbaasında ilk kitabın basılmasıyla başladığı ileri sürülen küreselleşme, günümüzde tüm zamanların en yaygın ve etkin döneminde.
Dünyanın herhangi bir noktasında, bir büyük şirketin aldığı karar, başka bir ülkenin halkını bile etkileyebiliyor. Evet, durum bu kadar ileri boyutta.
Zayıf şirketler de maalesef yırtıcı kaplan menzilinde bir ürkek ceylanlar gibi hayatlarını sürdürmek durumunda. Herhangi bir kriz anında bekle-gör dışında bir aksiyon planları olamıyor. Büyük şirketler, kendi varlıklarını sürdürebilmek için isterlerse küçük şirketlerin pazar paylarını sınırlamak konusunda fazla zorlanmıyor.
Yaşayan ve globalleşen güçlü şirketlerin, varoldukları ülkeyi de güçlü kıldığı yadsınamaz bir gerçek. Güçlü ülkelerin de, kendi vatandaşlarının dünya üzerindeki güvenlik, refah ve itibarını artırdığı da aynı gerçeğin devamı. Bu çember hep böyle dönüp gitmekte.
Yalnız bu küreselleşme ile gelen rekabetin insan için önemli bir dezavantajı da var; Firmalar, artık her piyasa daralmasında personeline ödediği maaşı, hammadde, makine, elektrik gibi diğer girdi maliyetleriyle bir tutmaktadır. Bu yüzden maliyeti düşürmek için yapılan tasarruf politikaları arasında ‘çalışan sayısını azaltma’ başlarda gelmektedir. Her şirket bir ‘canlı’ gibi düşünülmekte ve onun yaşaması için fertler feda edilebilmektedir.
Buraya kadar, dünyanın megapikseli düşük bir fotoğrafını çekmiş olduk.
Nereye bağlayacağım?
Bu küreselleşme ortamında iletişim araçlarının dijitalleşmesinin de pek çok şeyi kolaylaştırdığı muhakkak. Ama, dijitalleşmenin de sanılanın aksine iş gücü ihtiyacını düşürmediğini söylemek durumundayız. Geçmişte bir efsane vardı; “ileride herşeyi bilgisayarlar yapacak ve insanlara ihtiyaç kalmayacak” Fakat her arz kendi talebini, her yol kendi yolcusunu doğurduğu tezleri gibi araçların kolaylaşması, toplam üretim ve dolayısıyla harcanan emek miktarını da artırmıştır.
Yani belki eskisi kadar etrafta postacı görmüyoruz ama ortalıktaki kurye enflasyonunu farketmemek imkansız. Eski dönemde bir banka çalışanı örneğin günde 10 işlem yapıyorsa şimdi 100 işlem yapabilmektedir. Yani teknolojik gelişmeler dünya üzerindeki üretimi, finans dolaşım hızını artırmıştır ama bunun insanoğluna faydası tartışılır. Zira kullandığımız cep telefonları ile artık 8 saat değil, 24 saat mesai devam etmektedir.
Ama teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, bir konuda dijital ilerlemenin sağladığı kolaylık pek görülmez. O da: “NAKLİYE”dir.
Yani, şirketlerin bir malzemeyi fiziki olarak üretim yerinden kullanım yerine her zaman taşıması gerekecektir. (Tabi “ışınlama” icat olmaz ise)
Dijital gelişmeler, sanılanın aksine dünya üzerindeki lojistik operasyonları artırmıştır.
Artık 24 saat insana yetmez olmuştur. Artan tüketim, talebi tetiklemiş, talep de üretimi.
Dünyanın farklı yerlerinde üretilenler, farklı yerlerinde talep gördüğü sürece dünya üzerindeki gemi seferleri, uçak seferleri, TIR seferleri mecburen artmak durumundadır.
Ahmet CORA
**Cumhuriyet Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü (UTL) öğrencileri “EKOLOJİS” adında bir dergi çıkarmaya başladı. Bu yazı, derginin ilk sayısında yayınlanmıştır. Kendilerini, bu gayret ve azimleri için sektör adına ayrıca tebrik ediyoruz.