“Eyvah telefonumu da evde unutmuşum” dedi genç kız. Uzun süre çantasında aramış, bulamamıştı. Ütü’yü fişte unuttuğunu düşünüyordu ve arayıp durumu uyuyan annesine haber verecekti. Evden çıkalı 10 dakika olmuştu. Servis bekliyordu ve servisin gelmesine de bir dakika vardı. Yani eve gidip geri gelmesi de çok zordu.
Servisi kaçırmayı ve işe geç gitmeyi göze alarak, eve geri dönmeyi düşündü ama bu sefer de aklına, sabah genel müdürü ile gerçekleştireceği, çok önemli toplantısı geldi.
Çünkü kendisinin genel müdürüne verdiği bilgiler doğrultusunda, genel müdür, bugün patronu bilgilendirecekti.
Ne kötü bir senaryo !
Yazının başlığından ve bu kısa senaryodan tüm bu aksaklıkları bireysel lojistik ile ilişkilendireceğim anlaşılmıştır.
Önce sıkıcı olmadan bu kavramı ele almak isterim.
Nedir lojistik ?
İş hayatında lojistik; özetle, malzemelerin hammadde aşamasından mamul olup, tüketiciye ulaşana kadarki tedarik süreçlerini içerir.
Yani bir fabrika düşünün, farklı yerlerdeki farklı tedarikçilerden hammaddeleri fabrikasına getiriyor, planladığı kadarını üretime sokup mamul yapıyor ve bu mamulleri de belli bir planlama doğrultusunda tüketiciyle buluşturuyor.
Tüm bu süreçler lojistik başlığı altında konumlandırılır. Ama en önemli nokta şu: Bir işletme için yaşam amacı kârdır. Peki, birey için yaşam amacı nedir?
Bu çok kişiye göre değişir (Bu uzun ve ayrı bir yazı konusu olduğu için bu konuya girmiyorum)Burada amaç değil de en azından yaşam araçlarını ele almak daha doğru olabilir.
Ne olabilir bu araçlar; çalışma, dinlenme, dostluk, iletişim, eğlenme, mal edinme.. vs
İşte tüm bu araçların alt yapısı ve kalitesinde bireysel lojistik önemli yer tutar.
İşletmeler mekanik bir süreç içerisinde kurumsallaşırken, bireyler, özü insan olduğu için, yanlışa, ihmale, tembelliğe açıktırlar. Bunun için de küçük aksaklıklar hayatımızı oldukça zorlaştırabilmektedir.
Giriş paragrafında gelinen facianın eşiği, bireysel lojistik ile yaşamın ne denli içiçe olduğunu vurgulamaktadır.
Peki nereden girdi dilimize bu lojistik, biraz da ondan bahsedelim;
İlk askeri literatürde kulağımıza çalınan bu kavram, sivil işletmelerde hak ettiği yeri sadece 15 yıldan beri almaya başladı. Daha önceleri iş hayatında bu kelime geçince akla gelen; mazot kokusu, duvarda sigara dumanından sararmış bir dünya haritası, yaka bağır açık “abi, abla” diye yürüyen ilişkiler olurdu ve işletmeleri yönetenler bu işi yürüten masaları üretime katkısı olmayan ikincil seviyede görürlerdi.
Peki ne değişti ?
Dünya’da mal ve hizmetlerin dolaşım miktarı ve hızı arttı. Tüm üreticiler için üretim maliyetleri artık daha fazla kısılamaz oldu. Yani rekabeti diğer etkenler belirlemeye başladı. Dolayısıyla, toplama, depolama, dağıtım, zamanında teslimat gibi kavramları barındıran lojistik, günümüzde oldukça önem kazandı. Okulları bile açıldı.
Bu kelimenin etimolojik kökenine inersek te, Latince mantık (logic) ve istatistik (statistics) kelimelerinin birleşmesinden oluştuğunu öğreniyoruz. Yani içinde hem akıl, hem de bir hesap kitap barındırıyor.
Yine bireye dönersek ;
İnsan hayatını idame ettirirken hep bir akıl (rasyonel davranış) ile ve her davranışı önceden planlayarak davranacağı düşünülür. Peki öyle midir ? Tabi ki değil…
Yani herkesin her hareketini ölçüp biçerek, tasarlayarak en doğru şekilde yapacağını ileri süremeyiz. Arabamızdaki benzinin seviyesi, evdeki içme suyunun her daim yeterli olması, cep telefonunun şarjının tam gün yeterli olması hep bireysel tedarik zincirinin parçalarıdır. Buralardaki küçük aksaklıklar, mutluluğumuzu etkileyebilmektedir.
Peki hayati midir ? Yeri gelir, hayati olur.
Gece yatmadan yanına ilaçlarını ve suyunu almayan yaşlı bir kadını düşünün. Gece yarısı kriz anında kalkıp mutfağa gidemediği için hayatını kaybedebilir mi? Evet, edebilir.
En başa dönersek yine, baştaki genç kızın herhalde sadece iki konuda eksiklik yaptığını ortaya koyabiliriz;
1-Erken kalkıp (dolayısıyla erken yatıp) zamanını planlamadı ve acele ile ütü yapıp, acele ile evden çıktığı için de fişi takılı unuttu.
2-Yine cep telefonunu çantasına koymayı atladı. Belki de çantası hep dağınık olduğu için bunu farketmedi bile. Yani telefonunu çantasında zannediyordu.
İki küçük detay ve kabus dolu bir sabah…
Bu herkes için sıkça karşılaşılan bir durum ve malesef insanoğlu, “lojistik verimlik” konusunda şirketler kadar başarılı olamayacak gibi duruyor.
Ayrıca görünen o ki; “hayatta başarılı olmanın sırları” temalı kişisel gelişim kitaplari, daha uzun yıllar tezlerini bu olgu üzerine kuracaklar gibi.
Ahmet CORA
twitter.com/acora76