Beni şahsen tanıyan dostlarımızın, bu sohbet başlığını gördüklerinde “nasıl yani” diyerek, hayretlerini gizleyemediklerini görür gibiyim. Bunun nedeni de sanırım Türkiye coğrafyasında, futbol cehaletindeki durumunu sergilemekten çekinmeyen azınlıktan birisi olmam.
Futbolu bilmem, hiç oynamadım, seyretmem, ANCAK
Takım olmanın ve takım ruhunu taşıyarak çalışmanın neler getirdiğini çok iyi bilirim ve bu nedenledir ki ihracat işinde takım olabilmenin getireceği başarıyı, futbol takımının başarıları ile benzeştirdim.
Ara sıra bu sohbet sütunlarımızda, ihracatın “tek kişilik gösteri” olamayacağı konusundaki sözlerimize şahit olmuşsunuzdur. Aynı futbol takımında olduğu gibi, nasıl sahaya çıkan oyuncuların dışında teknik adamlar, masör, malzemeci v.b. takımı hazırlayan ve destek veren ekipler varsa, ihracatta da sahaya yani pazarlara sürdüğümüz oyuncularımız, başka bir deyişle pazarlamacılarımızın dışında çalışan ekiplerimiz var. Bunlar üretim, finansman, ihracat uygulama gibi firma içi ekipler olduğu kadar, firma dışında da gümrükçümüz, bankacımız, sigortacımız v.b. ekipler vardır.
Geçen haftaki sohbetimizde “bir zincir, en zayıf halkası kadar kuvvetlidir” deyişini kullanmıştık, bugün ise bu deyişe atıfta bulunarak, ihracat ekibinin her halkasının gereken derecede kuvvetli olması gereğini vurgulamak istiyoruz.
İhracat pazarlamacımızı, değil piyasaya sürmek, işe bile almadan önce, firma içindeki takımın oluşmasını sağlamak durumundayız. Takımda oynayacak oyuncuların veya destek verecek tüm elemanların, ihracatın gerekliliğine ve bilincine sahip olmaları sağlanmalıdır. Üretim sorumlusu, ihracatın firmaya katkısını bilmeden, ihraç malının üretimini, iç piyasadaki düzenli müşteri taleplerinin yanında nasıl değerlendirecektir? Aynı soru, finansman işlerine bakan kişiye de, kalite güvence personeline de ve hatta sevkiyatta çalışanlara bile sorulmalıdır. En tepedeki yöneticiden, depo sorumlusuna kadar, satınalma yapandan, ihracat uygulaması yapana kadar, kalite kontrolcülerden, pazarlamacılara kadar ve daha da uzatabileceğimiz listenin kapsamındakilerin tümünün, aynı fikirlere sahip olması ve aynı amaca hizmet etmeleri gerekir.
İyi de bunu nasıl gerçekleştireceğiz?
Önceki sohbetimizde söz konusu ettiğimiz strateji, işte burada devreye giriyor. Sadece firma sahibinin veya tepe yöneticisinin ihracatı hedeflemesi ve düşünmesi yeterli olmuyor. İhracat hedefimizin ne olduğunun ürün, hedef pazar, miktar, değer v.b. kıstaslar temelinde belirlenmesi, kâğıt üzerine dökülerek bir plana bağlanması ve tüm bunların takım oyuncuları tarafından anlaşılmasının sağlanması gerekiyor.
Futbol takımının belirlenen taktiğini sadece teknik ekibin veya yıldız oyuncuların bilmesi yeterli mi? Tabii ki yeterli değil. Takımı oluşturan tüm oyuncular, belirlenen taktiği özümsemediği takdirde, sonucun ne kadar başarılı olabileceği bir hayli şüpheli olsa gerekir. Forvet oyuncusu top sürerken, savunma oyuncuları ne yapıyor? Arkadaşlarını seyredip “haydi bastır, kim tutar seni” diye tezahürat mı yapıyor, yoksa olması gereken pozisyona geçip, kendisine görev düşmesi halinde yapacaklarına mı hazırlanıyor. Kaleci, top rakip sahaya gittiğinde, kale içine bağdaş kurup, cep telefonundan kız arkadaşını mı arıyor? Elbette ki değil. Oyunu takip ederek, kendi sırasının geldiğinde yapması gerekenleri uygulamak için, takımının performansını izliyor. Tüm takım oyuncuları, bütün bunları, daha önce üzerinde çalışıp mutabakat sağladıkları taktiğe bağlı kalmaya çalışarak yapıyorlar.
Sahi, sizin takımın bir taktiği var mı?
Şefik ERGÖNÜL