Dünya insanoğlu için daha kolay ve hızlı yaşanabilecek bir hale geldikçe, kirlenmesi de o denli hızlanmaya başladı.Tükettikçe artıklarımızın depolanması bir sorun olmaya başlamışken bir de ayağımıza kadar gelen ürünlerin doğaya olan olumsuz etkisi de iyiden iyiye kendini gösterir oldu. İki bin liralık telefonumuz Çin’den, koruma kılıfı Singapur’dan, bataryası Hong Kong’dan, İşlemcisi Amerika’dan gelince bu süreç gittikçe hızlanıverdi. Günümüzde ürünlerin yüzde 90’dan daha fazlası üretildikleri yerden farklı yerlerde tüketiliyor. Bu durum haliyle lojistik faaliyetlerin genişlemesine ve taşınan mal miktarının devamlı olarak artmasına sebep veriyor.
Üretim arttıkça doğa anadan hep daha fazlasını koparmaya başladık. Hem kopardık hem de işimizi bitince yine onun çaresiz kollarına atıverdik pisliğimizi. Şimdiyse geldiğimiz nokta da; kutuplardaki eriyen buzlardan, daha geçirgen hale gelen atmosferden, ve azalan orman örtüsünden üzüntüyle bahsediyoruz. Sanki biz yapmadık, sorumlusu biz değiliz.
(daha&helliip;)
Fosil yakıtların yanmasıyla açığa çıkan karbondioksit ve metan gibi sera gazlarının neden olduğu ısınma, dünyamızı uzun zamandır tehdit ediyor. Karbon salınımı yani atmosferdeki CO2’nin yüksek oranlara ulaşması, küresel ısınma felaketine neden olan en önemli unsurlardan biri. Bilim adamları bu ısınmanın devam etmesi halinde 40-50 yıl içinde buzulların yarısının eriyeceğini, kara parçaların bir kısmının sular altında kalacağını iddia ediyor. Bunu önlemenin yolu da insanların kendilerinin kirlettiği doğayı yine kendilerinin temizlemelerinden geçiyor. Bu önlemlerden bir tanesi, karbon salınımını mümkün olduğunca azaltmak.
(daha&helliip;)