Türkiye İnovasyon Konferansı, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın himayesinde ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin ev sahipliğinde 7-8 Aralık tarihlerinde ve 10.Sanayi Kongresi ve İnovasyon Sergisi ise 14-15 Aralık 2011 tarihlerinde İstanbul Sanayi Odası tarafından düzenlenecek.
İnovasyon, sadece buluş veya icad değildir. OECD’nin tanımına göre İnovasyon “bir fikri; pazarlanabilir bir mala veya hizmete ya da yeni bir toplumsal hizmete dönüştürmektir. İnovasyon, mal veya hizmette ve iş süreçlerinde değişiklik, yenilik ve farklılık yaparak şirkete ve topluma fayda sağlama sürecidir. İnovasyon; merakın ve bilginin, paraya çevrilmesidir ve aksi takdirde bir hayal olarak kalır.
İnsanlar, tarih boyunca hem kendilerinin hem de varlıklarının bir yerden bir yere nasıl daha hızlı, daha güvenli, daha konforlu, daha uzağa ve daha az maliyetli hareket etmesi için hayal kurdular. İlk önce kanolar ile hareket ettiler. Atı evcilleştirdiler. Tekerin bulunması ile eşyalarını da taşımaya başladılar. Yelkenli gemiler ile daha uzaklara gittiler. Buhar gücü ile balonla yukarı çıktılar, ray üzerinde hareket ettiler ve gemileri yürüttüler. Kuş gibi uçmak için uğraştılar. Bu hareketi; daha verimli, daha etkili ve daha etkin kılmak için konteyner, RO-RO, PCC, intermodal, multi modal, askılı, kapıdan kapıya, JIT, Kanban,Milk Run, 3PL, Cross Docking gibi yeni iş modelleri geliştirdiler ve konteyner, swap body, forklift, palet, barkod, konveyor, RFID, AS/RS,GPS, EURO araç, çok büyük konteyner gemi, hibrid araç, SCR, EGR, dijital takograf, telematik, ERP, yazılımlar, forklift monteli kamyon ve alüminyum özellikli araç gibi teknolojik şeyleri icat ettiler.
Başardılar. Bunun arkasındaki şey ise bir şeyleri farklı yaparak daha iyiye ulaşmak isteği ve hevesiydi. Bu, inovasyon ruhuydu.
Lojistikte inovasyon; süreç inovasyonu (lojistik iş süreçlerinin verimliliğinin, hızının, güvenliğinin ve kalitesinin arttırılması ve maliyetlerinin düşürülmesi) ve ürün inovasyonu (lojistik ile ilgili mevcut ürünlerin iyileştirilmesi ve yenilerinin geliştirilmesi) olmak üzere iki şekilde düşünülebilir. Ayrıca; ekonomik (yakıt tüketimi, taşıma kapasitesi, yükleme & boşaltmanın hızlandırılması ve kolaylaştırılması, güzergâh optimizasyonu, aracın hızı, takip, güvenlik), çevresel (CO2, titreşim, gürültü, hava kirliliği) ve sosyal (trafik güvenliği) gibi faktörler de lojistikte inovasyonu tetiklemektedir.
Inovasyon; sadece buluş değildir, büyük veya teknolojik şirketlerin tekelinde değildir ve Edison veya Einstein olmaya gerek yoktur. Müşteriyi memnun etmek için iş süreçlerindeki en ufak iyileştirme , inovasyondur. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğrencilerinin “DİYYOJEN” isimli solar teknesi ve kamyon şoförü Abdullah İnceoğlu’nun yüklerin araç kasası içine yüklenmesini ve boşaltılmasını kolaylaştırmak için geliştirdiği patentli “döner kasa”, çok büyük olmamaya iki güzel örnektir. OMSAN Lojistik tarafından uygulanan ve benimde büyük memnuniyetle kullandığım “Arabam Tatilde” konsepti, daha farklı yapılmasına iyi bir örnektir. Borusan Lojistik’in www.acikinovasyon.com web sayfasında duyurduğu “yeni fikirler arıyoruz”, farklı fikirleri istemesi ve DHL Inovation Center (http://dsi.dhl-innovation.com/en ), DHL gibi büyük ölçekli global firmalarının yaklaşımını göstermesi açısından iyi birer örnektir.
Öte yanda; farklı zamanlarda ve ortamlarda söylenen “3PL’ler inovasyona sırtlarını çevirdikleri zaman başarısız oldular.”, “Daha fazla inovatif olmaları için 3PL’leri zorluyoruz.”, “Maliyetlerinizi veya hizmeti iyileştirmek için teklifimiz şudur demek yerine 3PL’ler size nasıl yardımcı olabiliriz?” diye soruyorlar”, “3PL’ler inovatif ve pro-aktif değildir. Müşterilerinin söylediklerinden fazlasını yapmıyorlar.”, “3PL’ler pro-aktif değiller, sadece depoları ve filoyu iyi yönetiyorlar.”, “Müşteriler, bir talep ile gidiyor ve 3PL’ler çözüm getiriyor. Inovatif ve pro-aktif değiller” ve “Lojistik hizmet sağlayıcıları, inovatif gayretlerini yukarı çekmelidir.” gibi yorumlar, lojistik firmalarının inovasyonda daha çok yol alması gerektiğini göstermektedir.
Daha iyi olmak ve daha farklı olmak, günümüzde ve gelecekte rekabet edebilmek için zorunludur.. Daha yeni, daha farklı ve daha iyi, inovasyonla alakalıdır.
İnovasyon için ihtiyaçları bilmek gerekir, zorlukları anlamak gerekir ve daha önemlisi ise daha iyi ve daha farklı nasıl olur diye düşünmek ve meraklı olmak gerekir.
Fikir üretmek, hayata geçirmek ve sürdürülebilir kılmak için insan, inovatif şirket olabilmek için inovasyon kültürü ve değişim için şirket kültürü, şirket içi bilgilerin ve fikirlerin ortaya çıkarılması için şirket içinde yaratıcı ortam, İnovasyon ve sürekli iyileştirme için strateji ve liderlik, bilgiye sahip olmak ve kullanmak, dile getiremedikleri ve onları heyecanlandıran şeyleri bulmak için müşteri ilişkisi ve iletişim, inovatif fikirleri para kazanılacak hale getirmek için Proje Yönetimi ve Takım çalışması gereklidir.
En önemlisi; lojistik firmalarının, yöneticilerin ve istisnasız bütün çalışanların inovatif olması ve bu kültüre sahip olması yeterlidir. Daha sonrası; biraz metodoloji, biraz bazı tekniklerin kullanılması ve biraz çalışmaktır. Inovasyonu ancak daha yeni, daha farklı, daha iyi vizyonuna gerçekten sahip olan ve bunu misyon kabul eden lojistik şirketleri, onların lider yöneticileri ve vizyona sahip çıkarak misyonu hayata geçirecek istisnasız bütün şirket çalışanları başarabilir. Inovasyon, bir şirket kültürüdür. Lider Yönetici, şirket kültürünü güçlendirecek ve çalışanları heveslendirecek davranışlar gösterir. Çalışanlar, itaat yerine inanarak bu kültüre sahip çıkar.
“Durup dururken başımıza icad çıkatma” ve “eski köye yeni adet getirme“ gibi sözleri duymuşsunuzdur. Türkiye’nin, şirketlerin ve özellikle lojistik şirketlerinin “durup dururken başımıza icad çıkaranlara” veya “eski köye yeni adet getirenlere”ihtiyacı vardır.
Dünya Ekonomik Forum’un Küresel Rekabet Raporu’na göre Türkiye, inovasyon sıralamasında 142 ülke arasında 69’uncu sıradadır (The Global Competitiveness Report 2011-2012 – World Economic Forum).
“Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” diye ne güzel söylemiş Hz. Mevlana, Mesnevi’sinde.
Saygılarımla,
Oruç KAYA